BAŞLIK: NE YAPMALI?

görüyorum ki işveren ve çalışan her iki kesimde bir gerginlik, belirsizlik ve panik havası var. yelpazenin bir ucu devletin kurumlara avans vermesi, sgk ve vergilerini ertelemesi ise, yelpazenin diğer ucu ise hastalığın gidişatına göre tüm banka, kurum, kuruluş ve işletmelerin kamulaştırılmasıdır. bu süreçte biraz daha soğukkanlı olup, salgının ülkemizde ve dünyadaki gidişatına göre talep ve beklenti içinde olmaktır.
görünen o ki, rehabillitasyon çalışanları bakanlığın öncelikleri arasında değil,ancak meb'in atladığı çok önemli bir konu var, ekonomik gerekçelerle kurumlar stand by durumuna alınırken hizmet alan öğrenciler de mağdur edilmektedir.

Sn garip
Monopson piiyasa şartlarında verilen hizmetin tek alıcısının olduğu ve hizmet birim fiyatını da devletimizin belirlediği fiyat mekanizmasında, ve de öğretmen atamalarını da devletin onayladığı sistemde kendi kadrosundaki öğretmen üçretlerinin benzerini bize' de pekala da ulu devletlü hazretleri bir genelgeyle/yönetmenlikle düzenlesin.Herkes kurtulsun.Ama ilk önce kendisi'de üçretli öğretmen uygulamasından vazgeçsin.

yazdığımı dikkatli okuyun, hemen bireyselleştirmeyin, eğer bu kriz çok uzun sürerse tüm ülkelerde alınacak önlemlerin başında kamusallaştırma gelir. yoksa ücretli öğretmenini bile ihmal eden bir devletin rehabilitasyonları kamulaştırmak gibi bir planı olmaz.

Hükümetin ilk baştaki niyeti bütün sorumluluğu kurumlarımıza yıkıp kenara çekilmekti. O kadarki bir B planları bile yoktu hakkımızda. Mücbir sebeple kapatılan kurumlarda çalışanların mevzuattaki durumu netleşince (her ne kadar iş kanununa tabi olmasalar da ücretli öğretmenlerinde) hükümet baştaki tutumunu değiştirmek zorunda kaldı. Eğer bu kriz iyi yönetilmezse, tarihte örneği var mı bilmiyorum ama salgın hastalık yüzünden bir partinin iktidarı kaybetmesine şahit olabiliriz.

Diğer ülkelere bakıldığında başkanlar vatandaşlarınıza evinizden çıkmayın sağlığınızı düşünün. Maaşlarınız ve ödemelerinizi düşünmek bizim işimiz diye açıklama yapıyor. Türkiyede herkes kendi ohalini uygulasın deniliyor. Sonuç olarak dediğiniz gibi bir parti salgın hastalık yüzünden iktidarı kaybedebilir. Artık insanlar haklı olara şunu konuşuyor. Eğer sosyal devlet bu gibi durumlarda halkına bakamıcak kadar kötü durumdaysa neden var? Sonuç herkes başının çaresine bakıcak gibi. Dua edelim hastalık yayılmadan bir an önce bitsin.

Öngörülen vaka ve ölüm sayıları endişe verici. İnşallah kontrol altında tutulabilir

cemkilinc yazan:
Almanya gibi çok yoğun test yapan ülkelerde ölüm oranları BİNDE 7 civarında çıkıyor. Düşük bir oran değil ama panik yaratacak kadar da yüksek değil.

Ancak asıl sorun salgının çok dik bir pik ile hareket etmesi. Yani gripten de bu kadar insan ölüyor ama hastanelere hepsi 1 ay içinde yığılmıyor, azar azar geliyor.

Tüm bu önlemlere rağmen 200-300 bin kişinin hastanelik olması mümkün ki bunu dünyada hiç bir ülke kontrol edemez. Biz hiç edemeyiz. Çünkü o kadar sağlık çalışanımız yok. Bu salgınlarda sağlık çalışanlarının da üçte biri hastalanıyor.

Ekşi sözlükte bir başlık var 28 martta Türkiye genelinde 16 ölüm duyurulmuşken sadece İbb nin sisteminde 28 marta için covid kaynaklı 20 vefatın listelendiği ortaya çıkmış. Covid 19 dan vefat eden Dilek tahtalı sisteme doğal ölüm olarak işlenmiş. Ölüm nedeni yazmayanlar içinde de covid 19 olanlar olma ihtimali varmış