BAŞLIK: Sosyal Medya

Bu kara liste olayı öğretmen gruplarında ve fizyoterapist gruplarında mevcut. Bir ilan geldi mi hemen aman ha gitmeyin ben çalıştım vs. Gibi şeyler yazılıyor. Hatta kurumumuza yeni bir fizyoterapist almak istemiştik ilan verdik. Her ilanimizda 70 80 kişi ararken buna 5 kişi falan aradı. Hemen fizyoterapist ortağım geldi ve atılan mesajı gösterdi. Kurumumuza ağıza gelmedik sözler mi dersin ne sahtekarligimiz kalmış ne bişey. Halbuki ayrılan arkadasi kırmadan güzellikle gönderdik. O zaman dahil maaşın da dekontlari hala mevcut. Buna bir anlam veremiyorsunuz. Sadece dediği saygı yokmuş. Birileri soruyor maaşını aldın mı mobbing uygulandı mi diye ona cevap yok saygı yokmuş. Yani çalışma koşulları uygun maaş prim herşey tamam saygı yokmuş. Duyanda ağır sözlerle seansa sokuyoruz sanar. Nasıl saygı yok dedi birileri ona da cevap yok. Yani başlık var konu yok. Zaten sektör çamur at izi kalsina döndü. Kimse kendini açıklama fırsatı bulamıyor. İftira üzerine yapışıyor.
Hani biz insanın ekmeğiyle oynuyorduk? O ay boyunca fizyoterapist gelmedi kurumumuza. Şimdi bu arkadaş neyin kafasını yaşadı da bunları yazdi. O kurumda çalışan kaç kişi var Toluca ekmeğiyle oynamadı mi? Her kurumun bir olmadığı gibi her fizyoterapist ve her öğretmen de bir değil.


Kısacası bu kara liste olayı ccooooookkkkk coooooook önceden çıktı. Kimisi nedenini açıklamadan kotuledi kimisi de tazminatını almışken kovulduğu kurumu kendi bırakmış zor kaçtım diye yazar neler neler.
Ben her türlü eski kurumunu ararım arkadaş. Onlarında niyetini sezmek ve süzmek kaydıyla çalışma arkadaşı ederim. Kimse aramıyor ihtiyaç duymuyor. Arayın arkadaşlar emin olun faydası olur. Tabi düşünceleri alın derim. Kotulerlerse olay nedir ne değildir vicdanınız doğruyu gösterecektir. Kimsenin hakkını yemek amacında değiliz sonuçta

Öncelikle şunu yazayım,

Hiç bir öğretmen asgari ücretle çalışmamalı. Çalıştırılmamalı. Hayat ekonomik olarak hepimize zor.
Gelmeyen öğrenciye şayet fatura kesiliyorsa sakın imza atmayın. Öğretmen ve müdür için söylüyorum.
Bizim görevimiz yapılan zor işi daha da zorlaştırmak değil. Kolaylık sağlamak.
Yönetmelikler ve iş yasası bağlayıcıdır. Herkes uymalı.
Kurumlar iyi öğretmenlere muhtaç. İki iyi öğretmenim atandı. Yolları açık olsun. İyi öğretmene gene ihtiyacım var.
Sektör arınmalı her açıdan.

Bu düşüncelerimde bir değişme hiç olmadı.

Bunun yanında sosyal medyada fake hesaplarla her kötü olayı rehabilitasyon merkezleri ilişkilendirmelerini doğru bulmuyorum. Hakaretleri ve küfürleri doğru bulmuyorum.
Devletimiz her şeyi görür, bilir, duyar. Fake hesapları kimse ciddiye almaz. Yarın öbür gün bir tane fake hesap iyi niyetli arkadaşların dahi başını yakacak bir şeyler yazabilir. Çok tehlikeli.
Bir eğitimci ye bir öğretmene yakışmayan uslup takınmaları ayrıca hiç yakışmıyor.
Kimi siyasiler destek verir gibi görünse dahi fake hesaplar ciddiye alınmaz.
Ayrıca bu forumu çok iyi takip ettiklerinden yazıyorum. Ben tartışma uslupunu doğru bulamadığım herkesi engelliyorum. Bir arkadaşınızın dediği gibi beni sallamayın. Önemsemeyin. Saat 00.40 Twitter dan bana mesaj gönderip üstü kapalı tehdit edeni de engelliyorum. Kimse alınmasın. Dediği gibi bir arkadaşınızın sallamayın.

Fake hesap söylemi için bahsetmiştim kara listeden. Konu nerelere geldi.

Öncelikle sayın Barış. Devlete atanmak isteyen öğretmenler, bunun gerçekleşebilmesi için rehabilitasyon merkezlerinin kapatılması gerektiğini biliyorlar. Taleplerini belirten kişilerden uzun süredir böyle bir ifade görmedim. Atanmayı değil de eşit şartlarda çalışabilmeyi istiyorlar. Sizler de bunu istiyorsunuz. Elinizden gelse, aradaki mesai farkını telafi etmek için kamuya kıyasla 2 kat fazla maaş vermez misiniz? Bunu istemeyen yoktur ama şartlar el vermiyor. Sizin düzeltebileceğiniz bir durum yok. Ama bu konuya öğretmenlerin çoğu mutlu, memnun gibi bir yakıştırma yapmanız çok yanlış. Sektörde çalışan öğretmenlerin, en az %90'ı kamuda çalışmayı ister. Birbirimizi kandırmayalım. Eskiden kamu-özel rekabeti vardı. Şimdi özelde çalışmak '' boşta kalmayayım atanana kadar'' mantığıyla gidilen yer oldu.

Sn waramiral. Etiketlemenin her türlüsünü yanlış buluyorum. O yapmış bu yapmış farketmez. Bende ilk çalıştığım kurumda çok problem yaşadım. Ama kimseye şu kurum şöyledir, böyledir demedim. Sorana da fikir vermedim. Etrafta söylenen sözler yerine bence görüşüp, kişinin kendi karar vermesi gerekir. Bu yaşadığım sorun belki bana özeldi, belki bende de sıkıntı vardı, belki şimdi çok daha iyi durumdadırlar, orasını bilemem. Bilmediğim şey hakkında da yorumda bulunmaktan kaçınırım.

Esas noktaya gelecek olursak ''e onlar da böyle yapıyor'' diyerek haklı durumda olunmaz. Ortada bir yanlış varsa düzeltmek gerekir. Bu davranışları sergileyen kişileri eleştiriyorsunuz da, sizin yaptığınız da aynısı. Ne fark var? Kime göre, neye göre mantığını bırakın. Özel eğitim zıtlaşarak değil yaklaşarak ilerleyebilir.

Sn Tartanç.

Bu etkileşimlerin sizi geliştirmediğini düşünseniz,, cevap vermek için hiç uğraşmazdınız. Boş verin fake hesabı. İçeriğine bakın. Haklı yanlarını görün, gösterin. Olması zor ama bu şekilde yaparsanız olabilir, diyerek tartışın. Darılmayın hemen. Destek bulamazlar demek yerine, ötekileştirme noktasına gelmeden, sizlerin de daha iyi neleri yapabilirim diyerek şapkayı önüne koyması gerekir. Sistem bozuk, sistem yanlış. Sizler de alternatif sunun. Dernek sadece ticari boyutu üzerine görüşmeler yürütmesin. Eğitsel boyutu da konuşulsun. Elbet ortak bir yol bulunur. Özel eğitimin içinde olan birinin sabırlı olması gerekir. Engellemek keşke tüm sorunları çözse.
Sallamayın diyen ayıp etmiş ama. Gerçi benim de koltuk sevdası demişliğim var da neyse artık Siz takılmazsınız böyle şeylere.

eskiden burada yazışanlar aynı zamanda birbirlerine özelden mesaj da yazabiliyorlardı. o dönemler kayseri'den birisi vardı, herkese saldıran, onun bunun gazıyla kendini özel eğitim sektörünün kurtarıcısı zanneden bilmem ne pınarı, onunla önce burada atışıp, sonra özelden küfürleşmeye ve iş düelloya varınca sanırım site yönetimi bu uygulamayı kaldırdı. tekrar gelmesini talep ediyorum, çünkü bazı tartışmalar diyaloğa döndü, bazıları buradan sohbetler, yemek davetleri vs...

Sadece koltuk sevdalısı değil ama...
Paranın beni değiştirip değiştirmeyeceğini anlayabilmek için birkaç milyon dolar gerekiyor.

Bu fake hesaplar açık açık bu kurumlara devlet el koymalı diye yazıyor. Bu kurumlar devlete geçmeli diye yazıyor.
Her fırsatta şunu yazıyorum, yanlış yapan varsa ispatlayacağınız bilgilerinizi ve kanıtlarınızı yetkili mercilere verin.

En azından bir grubun iyi niyetli olduğuna artık kesinlikle inanmıyorum. Onların derdi başka bir şey.

Fake hesaplar kendince alay etmeye çalışıyorlar, hakaret etmeye çalışıyorlar, tehdit etmeye de çalışıyorlar. Tartışma yerine bu yolu seçiyorlar. Şunu da biliyorum ki beni hiç sevmiyorlar. Ben kendimce olan gerçekleri yazıyorum.
Fake hesaplardan oluşan gruplar tehlikelidir. Bir fake hesap bir şey yazar. Çok iyi niyetli arkadaşlar dahi çok olumsuz etkilenir.
Bir büyükleri(yaşca) olarak uyarmak benim görevim.

Obey yazan:
Elbette veririz. Eskiden veriyorduk, yine veririz. Hatta 2 eğitimcinin çalıştığı işi 4 eğitimciye yaptırırız, çalışma şartları düzelir.

Öğretmenlerin çoğu mutlu mesut gibi iddiam yok. Biz de mutlu değiliz. Biz mutlu olmazsak onlar hiç olamaz. Benim söylediğim, tüm eğitimcilerin bu bir avuç kişiyle aynı duygular içinde olmadığı... Açıkcası benim devlete atanmak isteyenler gibi bir derdim pek olmadı. Zaten gözü devlette olanı biz baştan işe almıyoruz.

Mutluyum, mutlusun, mutlu..

yazılanları okuyup bir şeyler yazayım mı diye düşünürken tam vazgeçmiştim ki haydi biraz da ben yazayım dedim. aslında her şey matematik. bir öğretmen kaç para maaş almalı ? ya bir kurum sahibi aylık kaç para kazanırsa yeterli olur? buradan devamla öğretmen arkadaşlara soruyorum 150 öğrencili bir kurum sahibi aylık ne kadar kazanmalı sizce? ne kadar kazanıyor demiyorum buna herkes uydurma cevaplar verecektir. ne kadar kazanmalı? 3000-4500 aralığında öğretmen maaşları değişiyor. sizce bir kurum sahibi ne kadar kazanmalı? ben mezun olduğumda yıllar yıllar önceydi, ankara da meşrutiyette ağırlıklı olarak işitme engelli çocukların olduğu bir kurumda çalışıyordum. (syn barış kurumu bilir halen devam ediyor zannımca) biz arkadaşlarla şöyle hesaplar yapardık 200 öğrenci x 195tl oooo deli para bizde kurum açalım. çalışmalara başladık nerede açalım falan filan derken istanbul da bulduk kendimizi. yer ara bul kira depozit emlakçı faturalar o bu derken öğrenci yok. böyle 1 seneye yakın idare ettik. öngördüğümüz açılış maliyetleri 4 e katlandı. elini taşın altına koyanlar olarak bunu öyle veya böyle borçla karşıladık. yetmedi ortak aldık. özetle bir kurum kolay açılmıyor. sizce bir kurum sahibi aylık ne kazanmalı. daha da somutlaştırayım. 100000 tl fatura kesen bir kurum sahibi ne kadar kazanmalı. soru eğitimcilere.

ben kendi kurumumda şöyle bir uygulama yapmak istedim. ilk yaz da çöktü öğretmenlerimle yüzdelik anlaşıyordum. girdikleri her dersin belirli bir yüzdesini öğretmen alıyordu. o zaman maaşlar 2500-3000 civarındayken benim öğretmenlerim 3500-4000 civarında alıyordu. memnundular. ama yaz dönemi gelip de öğrenciler tatile gitmeye başladılar kurumun dolayısıyla öğretmenin geliri tepetaklak oldu. sabit maaş için anlaşmak zorunda kaldık.

tüm sektörlerde ayn değil mi durum. (birileri hemen diğer sektörleri niye karıştırıyorsun diyebilir) geçim derdi iyi kazanç rehabilitasyon değil memleket meselesi değil mi? çiftçi işçi memnun mu? devlete atanmış öğretmen memnun mu? kasaptaki et 15 tl olsa 3000 tl maaş iyi değil mi? 7-8 liraya karnımı doyurabilsem 2300 tl asgari ücret iyi değil mi yada 500-600 kira versem ? atanmış öğretmenin 6000 tl ye yakın geliri var ek ders dahil. gidin bakın büyük çoğunluğu özel ders peşinde. kurumlarınızda çalışan emekli öğretmenler açgözlü oldukları için mi çalışıyorlar geçinemedikleri için mi ? bunlar derin konular girmeyelim . tamam girmeyelim. bir arkadaş yazmıştı talim terbiye programları ne oldu diye baktı kimsenin umru değil kendi cevapları yazdıklarını. eğitimle ilgili, eğitimin, özel eğitimin geliştirilmesi ile ilgili konuşmalara ihtiyaç var bence . yoksa zaten kimse geçinemiyor