bir müfettiş anlatmıştı, a.......'da bir milli eğitim çalışanı 2 arkadaşıyla bir rehabilitasyon merkezi açıyor. sistem tamamen doldur boşalt üstüne, yani gelene, gelmeyene, uçana, kaçana, ölüye, diriye fatura kesiyorlar. durum iyice çığırından çıkınca çalışanlardan biri ankara'ya bir mektup yazıyor, çünkü bağlı bulunduğu ilçe ve il milli eğitime başvursa zaten hırsız içerde, kimi kime şikayet edecek. mektup ankara'ya ulaşınca bakanlık bu müfettişi denetime gönderiyorlar, adam gidiyor herşey mektupta yazıldığı gibi. yoksul ve gelmeyen ailelere yeşil kart, kömür, makarna, engelli aylığı, bakım aylığı gibi devletin hizmetlerini kendi hizmeti gibi yansıtma, bazı ailelere 100'er TL hakediş. kurumda yalnızca sekreter ve çaycı ve de ara sıra gelip giden kurucu, yani ne öğretmen var, ne kurum md. ne onlarca çocuğu köylerden kasabalardan sözde taşıyan servisler ve şoförleri.
müfettiş 3 günlük çalışma sonunda tutanaklarla ankara'ya gidiyor. bir ay sonra ilden başka bir müfettiş kurumu kapatmaya gidince kurumda yalnızca temizlik elemanı onun da sgk girişi vs yok. emri tebellüğ edecek bir tane personel bulamıyorlar. ama o ay ve önceki aylar mebbis girişleri full...
bu yöntemle çalışmaya devam eden kurumlar olduğunu biliyor, duyuyoruz. kamera vs onlara vız geliyormuş. herşey bir veli ya da bir çalışanın mektubuna ya da ihbarına bakar, filmde diyor ya her şey bir cinnete bakar diye, çünkü bu sahtekarlığa oradaki öğretmenler ve müdür imza atıyor, bir arkadaşın dediği gibi kurum sahibine bir şey olmuyor, olan yine emekçiye oluyor, aman dikkat!
KISSADAN HİSSE...