BAŞLIK: Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum.

waramiral yazan:
Fatura karşılığı ödeme ile öyle bir şey yapamazlar.

Sizin dile getiremediğinizi ben açıkca yazayım. Aslında diyorsunuz ki, para veliye ödenirse veli çocuğun eğitimiyle falan uğraşmaz. NeE çocuğu getirir, ne para öder, ne parayı almakla uğraşır. Parayı alsa bile alıp bana getirmez.

Beleş olunca veliyi ikna ediyoruz, çocuğu alıp getiriyoruz.

İyi de arkadaşım sen o zaman özel kurum olmuyorsun... devletin taşeronu oluyorsun.

Ben daha kolayını söyleyeyim. İl müdürlüğü ihale açsın, en düşük fiyatı veren kurumlara göndersin çocukları. Aynı hesap!

*******

Veli ödemesi veli suistimali yaratır mı? Şüphesiz yaratır! Ama 1 ay, bilemedin 2 ay yaratır. Sonrasında çark yerine oturur. Ayrıca esas olan kurumun hakkı değil, çocuğun, velinin hakkıdır. Elbette parayı ödeyen veli en iyi kurumdan en iyi hizmeti, en ucuza almak isteyecektir. Bırakalım da buna devlet değil, asıl hak sahibi olan karar versin.

KURUM TERCİH KRİTERLERİ - KALİTE UNSURLARI (ne derseniz diyin)
1-Kurumun eve yakın olması
2-Servis imkanının bulunması
3-Hastahane ve Ram süreçlerini kurumun takip etmesi
4-Ücretsiz ekstra ders verilmesi
5-Biraz daha ileri gidilecek olursak kurumun veliye pay vermesi

Bu kriterleri bu sektör içindeki simitçi, kahveci ve gazozcular büyük bir çaba ve özveriyle oluşturdu. Bazıları servis araçlarının üzerine "eğitimimiz ücretsizdir" yazdırma gafletinde bile bulundu.
Serbest olmayan koşullarda oluşan bu kriterlerin serbest koşullarda hangi sınırları zorlayacağını düşünemiyorum. İlk işlerinin, öğrenci kapmak için veliye ödenen parada indirime giderek 6. kriteri oluşturmak olacağını hepimiz tahmin edebiliriz.

Yanlış anlaşılmasın bende devletin bu ödeneği kaldırmasını ve ücretlendirme işinin serbest bırakılmasını isteyenlerdenim ancak bu var olan algının dahada kötüleşmesine hizmet eder kanaatindeyim. Ek önlemler düşünmek gerekir.

Sayın Barış. Ben lisans eğitimime başlamadan önce siz bu işi yapıyordunuz. Ankara'daki durumu da benden çok daha iyi biliyorsunuz. Bahsettiğiniz durumun gerçekleşebilmesi için ödeneklerin kaldırılmasına gerek yok. Ücretli ders almadan kayıt yapmayan kurumlar var. Faturalandırdıktan sonra da bunu yapmasına engel teşkil eden bir durum yok. Bahsettiginiz sistemi şimdi de uygulayabilirsiniz. Burada konuşulan suistimali, haksız kazancı engellemek, illegal işlerle anılmamak.
Sayın Aligalip, bahsettiğiniz şartları, örnek gösterdiğiniz ülkelerin standartlarına göre ele alıyorsunuz. Açlık sınırı, asgari ücretle çalışan oranı, milli gelir, sosyoekonomik seviyeleri de kıyaslayarak yorumlamanız daha sağlıklı olur.
Eldeki şartlarda uygulanabilecek en güzel sistem bence.
Uygulama gerçekleşmeden, tecrübe etmeden bu derecede eleştirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum.

Sn barisltd önerisi iskandinav ülkelerinin toplumlarında geçerli olur..Bizim gibi gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin toplumlarında bu öneri ütopyadır.. Ülke olarak bu sınıfta olduğumuzdan dolayıda yüz tanıma sistemi de gelmelidir.

Zaman olarak ; Zam konusunda Derneklerimizin çabalarını arıtmalarını ve bizlerinde desteklerimizi sunmamız gerekir.

Bütün samimiyetimle görüş yazan herkese çok teşekkür ediyorum. Hem bilgileniyorum. Hem tartışma güzel güzel gidiyor.

Sayın barış, bir düzeltme yapayım biz taşeron bile değiliz.
Bir gerçek olan ile olmasını çok istediğimiz farklı Malesef.

Ali Galip hocam her zaman köpük var ve bunu atmamız gerekiyor diyor. Buna katılıyorum. Aslında çok az da olsa biraz köpük gitti. Onlıne yüz tanıma sistemi gelirse insan faktörü olmadan, köpük biraz daha gider düşüncesindesindeyim.

Sayın Amiral e de katılıyorum. Önce şu sistem bir gelsin. Bir bakalım. Neler oluyor?

Şu da biraz ters değil mi? Velilerin çoğunluğu kaliteli eğitimi tam bilmiyor. Veya eğitimi tam takip etmiyor. Ücret veliye ödenirse durum sıkıntılı olmaz mı? Veya bu durum büyük bir sıkıntı yaratmaz mı kurumlar için? Kalitenin bu durumda tabana yayılması çok zor olmaz mı?
Daha sorular çok aslında.

Obey yazan:
Ne yazık ki bu doğru değil.

Öncelikle ruhsat olmadan çalışırsanız -ki evey bunu yapanlar var- kaçak durumuna düşüyorsunuz.

Ruhsatınız varken özel çocuk alıp fatura kesemiyorsunuz. mevzuat buna karşı! Çünkü devlet parasını ben veriyorum, şu paraya 8 seans vereceksin diyor. Onu yaptığınızda zaten özel olmuyor. Adam rapordu, BEP'di tüm süreçlerden geçmek zorunda kalıyor.

Hadi diyelim ki mevzuat isteyen serbest çalışsın diye düzeltildi. Bu sefer haksız rekabet ortaya çıkıyor. A kurumuna giden çocuk raporundan yararlanabilirken, B kurumuna gitmek isteyen raporu olsa bile kullanamıyor.

Yani öyle olur, böyle olur dediğiniz şey uygulamada mümkün olmuyor.

************

Küçük kurum sahibi olan kişiler çözümü buldu. Kurumlarını kapatıp ofis gibi yerlerde kendileri özel çalışmaya başladılar. Büyük kurumların böyle bir şansı yok. Onlarca çalışanı işten çıkartıp, bir sürü yatırım yaptığınız binaları bırakıp bir ofis tutup danışmanlık adı altında bu işi yapayım diyemezsiniz.

anaeli yazan:
90'lı yıllarda bu ütopyayı yaşadık biz. Demek ki geçen zamanda ileri değil, geriye gitmişiz.

tartanc yazan:
tartanc dostum... eski SGK hastaneleri gibi çalışarak asla kaliteli eğitime falan ulaşamayacağımız gib, kalitenin Ka'sını bile ağzımıza alamayız.

Kalite öncelikli olarak taleple oluşur. Bütün devlet hastaneleri mükemmel olsa kimse özel hastane açamaz. Açsa da iş yapamaz. Özel hastaane ise TALEP EDİLEN HİZMETİ sağlamak zorundadır. Yani devlet ile bir kalite farkı oluşturamadıkça talep görmez.

Tüm velilerin kaliteli eğitim talep etmesini, hatta bundan haberdar olmasını bekleyemeyiz. Ama bunu önlerine koymadıkça böyle bir talebi de oluşturamayız.

***********

Mevcut duruma bakalım. Aynı ilçede A, B kurumları var. A kurumu asgari şartları sağlıyor. B kurumu doğru düzgün iş yapmaya çalışıyor. A kurumunun birim hizmet maliyeti 10TL, B kurumununki 20TL. Ama devlet her ikisine de birim hizmet için 22TL ödüyor.

Şimdi senaryolar nedir?
A kurumu birim hizmet başına 12TL kar eder... gerekirse 3TL'yi de ahlaksız bulduğumuz işler için ayırabilir.
B kurumu için 2 seçenek var. Ya 2TL kar edip batmaya razı olmak... ya da ben enayimiyim, hizmet maliyetimi ben de düşüreyim, daha çok kar edeyim demek.

Yani mevcut durum hizmet kalitesini sürekli aşağı doğru baskılıyor. A kurumunun kaliteyi yükseltmek için bir çaba göstermesine gerek yok. Tam tersine bu çaba ona zarar olarak döner.

Gidip 500TL'ye de televizyon alabilirsin, 2.000TL'ye de.. Devlet ben TV yardımı için 500TL ödüyorum diyebilir. Bunda bir beis yok. Ama 2.000TL TV almak isteyene de 500TL'lik yardımdan yararlanma imkanı sağlamalıdır.