Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla
Forum kuralları dahilinde bulunan her konuda yazışabilirsiniz.

BAŞLIK: Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 01:04 #49

  • gezenti
  • gezenti Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 236
  • Teşekkür Sayısı: 160
  • Başarı: 0
Yahu neden gerçeklerden kaçıp farklı arayışlara giriyoruz ki. işini iyi yapan doktor var yapmayan doktor var, eczacı var, muhasebeci var, gümrük memuru var, emniyet mensubu var, hastabakıcı var, öğretmen var, temizlik işçisi var, peynir üreticisi var, zeytinyağı diye prina satan çok büyük markalı marketlerimiz var, dana diye domuz sucuğu satan markalarımız var, üzüm tatlansın diye damla sulamaya glikoz şurubu katılıyor bu ülkede, antalyadan 10 cm kasalanan salatalık sabahına istanbulda 12 cm oluyor. yazmaya devam etsem sayfalar sürer biliyorsunuz.

bakanlığın devlet okullarındaki öğretmenler için özellikle karne haftalarında ve lise son sınıfların ösym sınavı yaklaştıkça öğrencilerin devamsızlığı nedeni ile verdiği bir karar var. öğrenci gelmedi diye öğretmenin ek dersi kesilir mi? bakanlığın kararı hayır kesilmez. sonuçta öğretmen gelmiş ders için öğrenci yoksa idari görev verilir falan. anaokullarına -ki çocuğum için bu ay yaşadığım durum- hastalığı şunu bunu geçtim, aylık ücretini her koşulda ödüyormuyuz ödüyoruz. ocak ayı karne tatili 12 gün okul yok. devlet anaokuluna herhalde eksik öderiz diye düşündüm hayır dediler kulüp ücreti dahil tam yatırılacak. özel anaokullarını saymıyorum bile çocuğunuz 1 ay hastanede yatsa yine de parasını alıyorlar. çünkü adam diyor ki ben senin çocuğuna göre planlama yaptım öğretmen aldım aylık ödemelerim var falan. imzalattıkları sözleşmeler/senetlerle çatır çatır alıyorlar.

şimdi en başta rehabilitasyon merkezi sahipleri -bazıları- yok kamera, yok yüz tanıma gelsin diyor, ben daha da ileri götüreyim isterse DNA testi istensin işini bilen illa bulur bir yolunu. en başta bu işin mantığı yanlış. kurum açık, öğretmen hazır ortam müsait öğrenci yok gelmiyor, parasını da ödemem. sen de desene SGK ya öğrenci gelmedi eksik ödeyeyim yada bina sahibine kirayı eksik vereyim deme şansınız var mı? yok. halı sahada bile rakip gelmeyince o saatin ücretini ödemek zorundasın ister oyna ister oynama...

ha hiç gelmeyen ama ücreti ödenen öğrenci meselesi. büyük şehirlerde de vardır ama bunun çok yaygın olabileceğini düşünmüyorum. küçük yerleşim yerlerinde vardır eş dost ahbap çavuş falan filan. yüz tanıma olunca olmayacak mı? 40-50 bin nüfuslu bir ilçede neredeyse herkesin birbirini tanıdığı yerde yada büyük şehirde çocuğu getir bir saat otursun sınıfta denmeyecek mi? bunların hepsi Palyatif çözümler. o zaman ne isteyeceğiz ? ram modülünde önerilen eğitimin verilip verilmediğinin kameraya alınarak her ders için sunulması falan mı istenecek. yada öğretim değerlendirmesinde 5/4 oranına ulaşamamışsınız bu seans ödenmez mi denecek.

rakip gelmediyse halı sahada olsa aboneliği iptal ettirirsin. hiç gelmeyen öğrenciye fatura kesiliyorsa bunu bakanlık çözsün. düzenli devam edip arada bir devamsızlığı olan öğrencinin ödemesi kesilemez. ha kesilirse ne oluyor bir öğretmen arkadaşıma bir kurumda sunulan teklif: öğrenciler gelir ve ayda 160 saat imza atarsan 3500 tl. imza 140 saatin altına düşerse 3000 tl. kimin gücü kime yeterse.

bakanlığın yada bürokratların gücü rehabilitasyonlara yetiyor dernek federasyon yöneticileri de siyasi hırsları uğruna bunu destekliyor. birde x otizm bla bla vakfı, xxx disleksi falan filan derneği, gibi kuruluşlar var. hem çeşitli yollarla bağışlar alıyorlar, hemde eğitimleri için astronomik paralar talep ediyorlar. şimdilik bunlara kimsenin gücü yetmiyor. vergiden ondan bundan da muaflar üstelik. adı özel danışmanlık psk destek vb olan ama ruhsatsız eğitim veren yerleri saymıyorum bile.

özetle demem o ki bozuk düzende sağlam çark olmaz. yada deve eğrilik meselesi
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: scayking, barisltd, selim80 ve bu kullanıcının diğerlerinden 8 teşekkürü var

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 09:48 #50

  • scayking
  • scayking Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 265
  • Teşekkür Sayısı: 233
  • Başarı: 3
Sayın gezenti çok iyi özetlemişsiniz. Size katılıyorum. Bu çifte standar durumlarla ilgili federasyonun artık hukuki bir mücadele başlatması gerekmiyor mu?
Bizim sorunumuz kamera, yüz tanıma filan değil, bizim sorunumuz haksız dayatmalar.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 10:12 #51

  • tartanc
  • tartanc Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Herşey neye layıksa ona dönüşür.
  • Gönderiler: 3654
  • Teşekkür Sayısı: 2866
  • Başarı: 54
Benim için önemli sorunlardan tekidir adalet.

Hatta ilkidir. Öncelikle adalet olacak ki diğerleri sonradan gerçekleşsin. Adalet olmazsa olmaz.

Adaleti, kamera sisteminde sağlanamadığı çok aşikar. Kendi raporlarında dahi kendilerini aslında eleştiriyorlar.

Verilen örneklerin hiç birinde devlet doğrudan şirketlere ödeme yapmıyor. Bırakın verdiği para ne oluyor diye denetim yapsın?
Değişik alanlarda, değişik yolsuzluk örnekleri vererek bakın onlarda da oluyor ne demek?

Bizim derdimiz hiç bir alanda yolsuzluk olmasın olmalı.
Nitelikli eğitim için aileyi hiç hesaba katmamak doğru olmaz. Aileler o kadar da bilinçsiz değil.
10 ayda veliden 130.000 lira alan bir o kadar parayı da burs verdiğini söyleyen vakıfa kimse bir şey söyleyemiyor. 10 ayda bir çocuk için toplam 260.000 lira harcanıyormuş yani.
Ayrıca dernekler, spor külüpleri aylık 7 8 bin lira alıyor velilerden. 0 denetim. Verdikleri zararlar var.
İnsan faktörünün olmadığı sistem bir an önce gelmeli. O zaman ben göreceğim bakalım neler yapacaklar?
Son Düzenleme: 16 Oca 2020 10:16 yazan tartanc.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 12:11 #52

  • serkan198125
  • serkan198125 Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 353
  • Teşekkür Sayısı: 77
  • Başarı: -8
Ben diyorum bu sene belli değil diyorum,bazı arkadaşlar kısa süre içerisinde gelecek diyor.ben ankarada belli başlı kurumlara kurulacak diyorum.bazi arkadaşlar demo kuruluyor diyor.herhalde aynı yerlerden .kaynaklar değil.. ama (ben inanıyorum kaynaklar aynı yer).....
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 12:58 #53

  • garip
  • garip Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 951
  • Teşekkür Sayısı: 383
  • Başarı: -55
gezenti yazan:
Yahu neden gerçeklerden kaçıp farklı arayışlara giriyoruz ki. işini iyi yapan doktor var yapmayan doktor var, eczacı var, muhasebeci var, gümrük memuru var, emniyet mensubu var, hastabakıcı var, öğretmen var, temizlik işçisi var, peynir üreticisi var, zeytinyağı diye prina satan çok büyük markalı marketlerimiz var, dana diye domuz sucuğu satan markalarımız var, üzüm tatlansın diye damla sulamaya glikoz şurubu katılıyor bu ülkede, antalyadan 10 cm kasalanan salatalık sabahına istanbulda 12 cm oluyor. yazmaya devam etsem sayfalar sürer biliyorsunuz.

bakanlığın devlet okullarındaki öğretmenler için özellikle karne haftalarında ve lise son sınıfların ösym sınavı yaklaştıkça öğrencilerin devamsızlığı nedeni ile verdiği bir karar var. öğrenci gelmedi diye öğretmenin ek dersi kesilir mi? bakanlığın kararı hayır kesilmez. sonuçta öğretmen gelmiş ders için öğrenci yoksa idari görev verilir falan. anaokullarına -ki çocuğum için bu ay yaşadığım durum- hastalığı şunu bunu geçtim, aylık ücretini her koşulda ödüyormuyuz ödüyoruz. ocak ayı karne tatili 12 gün okul yok. devlet anaokuluna herhalde eksik öderiz diye düşündüm hayır dediler kulüp ücreti dahil tam yatırılacak. özel anaokullarını saymıyorum bile çocuğunuz 1 ay hastanede yatsa yine de parasını alıyorlar. çünkü adam diyor ki ben senin çocuğuna göre planlama yaptım öğretmen aldım aylık ödemelerim var falan. imzalattıkları sözleşmeler/senetlerle çatır çatır alıyorlar.

şimdi en başta rehabilitasyon merkezi sahipleri -bazıları- yok kamera, yok yüz tanıma gelsin diyor, ben daha da ileri götüreyim isterse DNA testi istensin işini bilen illa bulur bir yolunu. en başta bu işin mantığı yanlış. kurum açık, öğretmen hazır ortam müsait öğrenci yok gelmiyor, parasını da ödemem. sen de desene SGK ya öğrenci gelmedi eksik ödeyeyim yada bina sahibine kirayı eksik vereyim deme şansınız var mı? yok. halı sahada bile rakip gelmeyince o saatin ücretini ödemek zorundasın ister oyna ister oynama...

ha hiç gelmeyen ama ücreti ödenen öğrenci meselesi. büyük şehirlerde de vardır ama bunun çok yaygın olabileceğini düşünmüyorum. küçük yerleşim yerlerinde vardır eş dost ahbap çavuş falan filan. yüz tanıma olunca olmayacak mı? 40-50 bin nüfuslu bir ilçede neredeyse herkesin birbirini tanıdığı yerde yada büyük şehirde çocuğu getir bir saat otursun sınıfta denmeyecek mi? bunların hepsi Palyatif çözümler. o zaman ne isteyeceğiz ? ram modülünde önerilen eğitimin verilip verilmediğinin kameraya alınarak her ders için sunulması falan mı istenecek. yada öğretim değerlendirmesinde 5/4 oranına ulaşamamışsınız bu seans ödenmez mi denecek.

rakip gelmediyse halı sahada olsa aboneliği iptal ettirirsin. hiç gelmeyen öğrenciye fatura kesiliyorsa bunu bakanlık çözsün. düzenli devam edip arada bir devamsızlığı olan öğrencinin ödemesi kesilemez. ha kesilirse ne oluyor bir öğretmen arkadaşıma bir kurumda sunulan teklif: öğrenciler gelir ve ayda 160 saat imza atarsan 3500 tl. imza 140 saatin altına düşerse 3000 tl. kimin gücü kime yeterse.

bakanlığın yada bürokratların gücü rehabilitasyonlara yetiyor dernek federasyon yöneticileri de siyasi hırsları uğruna bunu destekliyor. birde x otizm bla bla vakfı, xxx disleksi falan filan derneği, gibi kuruluşlar var. hem çeşitli yollarla bağışlar alıyorlar, hemde eğitimleri için astronomik paralar talep ediyorlar. şimdilik bunlara kimsenin gücü yetmiyor. vergiden ondan bundan da muaflar üstelik. adı özel danışmanlık psk destek vb olan ama ruhsatsız eğitim veren yerleri saymıyorum bile.

özetle demem o ki bozuk düzende sağlam çark olmaz. yada deve eğrilik meselesi

arkadaş uzun uzun yazmış ve bazıları da beğenmiş. bu kadar uzun yazmaya ve örneklendirmeye gerek yok kardeşim, maruzatını iki cümleyle özetleyebilirsin:
1- bu ülkede herkes gücü oranında süte su karıştırıyor
2- onlar karıştırıyorsa biz neden karıştırmayalım, yok birbirimizden farkımız.
bunu ifade etmeye çalışan bir eğitimci ya da eğitim kurumu sahibi. diyor ki, ben kurumu açmışım, sınıfları hazırlamışım, öğretmeni istihdam etmişim, maaşları ödüyorum, tüm bunları bakanlıktan her ay alacağım hakediş için yapıyorum, ama öğrenci gelmiyor ben ne yapayım, batayım mı?
arkadaşım, sen yetkililere de bunları söylüyor musun? yani yönetmelikte yalnızca gelen öğrenci faturalandırılır, ay sonunda da evraklar ilçeye sunulur o faturalar karşılığında ödenek alınır uygulamasına tabiyken sen kendi kafana göre gelmeyene de fatura keserim diyebiliyor musun? sana ne devlet okulundaki uygulamadan, aynı kategori ve statüde misin? git özel lise aç öğrenci gelmiş gelmemiş bakanlık sormuyor çünkü muhatabın veli, ödemeyi yapan veli.
burada başka bir durum sözkonusu! devlet ödeme yaparsa sen de onun kurallarına uymak zorundasın, ki bu kuralları ruhsat alırken zaten biliyorsun, bile bile kurum açıyorsun, sonra da gelsin ali cengiz söylemleri...
tek kelimeyle yazık!
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 13:13 #54

  • cemkilinc
  • cemkilinc Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 1051
  • Teşekkür Sayısı: 343
  • Başarı: -1
gezenti yazan:
Yahu neden gerçeklerden kaçıp farklı arayışlara giriyoruz ki. işini iyi yapan doktor var yapmayan doktor var, eczacı var, muhasebeci var, gümrük memuru var, emniyet mensubu var, hastabakıcı var, öğretmen var, temizlik işçisi var, peynir üreticisi var, zeytinyağı diye prina satan çok büyük markalı marketlerimiz var, dana diye domuz sucuğu satan markalarımız var, üzüm tatlansın diye damla sulamaya glikoz şurubu katılıyor bu ülkede, antalyadan 10 cm kasalanan salatalık sabahına istanbulda 12 cm oluyor. yazmaya devam etsem sayfalar sürer biliyorsunuz.

bakanlığın devlet okullarındaki öğretmenler için özellikle karne haftalarında ve lise son sınıfların ösym sınavı yaklaştıkça öğrencilerin devamsızlığı nedeni ile verdiği bir karar var. öğrenci gelmedi diye öğretmenin ek dersi kesilir mi? bakanlığın kararı hayır kesilmez. sonuçta öğretmen gelmiş ders için öğrenci yoksa idari görev verilir falan. anaokullarına -ki çocuğum için bu ay yaşadığım durum- hastalığı şunu bunu geçtim, aylık ücretini her koşulda ödüyormuyuz ödüyoruz. ocak ayı karne tatili 12 gün okul yok. devlet anaokuluna herhalde eksik öderiz diye düşündüm hayır dediler kulüp ücreti dahil tam yatırılacak. özel anaokullarını saymıyorum bile çocuğunuz 1 ay hastanede yatsa yine de parasını alıyorlar. çünkü adam diyor ki ben senin çocuğuna göre planlama yaptım öğretmen aldım aylık ödemelerim var falan. imzalattıkları sözleşmeler/senetlerle çatır çatır alıyorlar.

şimdi en başta rehabilitasyon merkezi sahipleri -bazıları- yok kamera, yok yüz tanıma gelsin diyor, ben daha da ileri götüreyim isterse DNA testi istensin işini bilen illa bulur bir yolunu. en başta bu işin mantığı yanlış. kurum açık, öğretmen hazır ortam müsait öğrenci yok gelmiyor, parasını da ödemem. sen de desene SGK ya öğrenci gelmedi eksik ödeyeyim yada bina sahibine kirayı eksik vereyim deme şansınız var mı? yok. halı sahada bile rakip gelmeyince o saatin ücretini ödemek zorundasın ister oyna ister oynama...

ha hiç gelmeyen ama ücreti ödenen öğrenci meselesi. büyük şehirlerde de vardır ama bunun çok yaygın olabileceğini düşünmüyorum. küçük yerleşim yerlerinde vardır eş dost ahbap çavuş falan filan. yüz tanıma olunca olmayacak mı? 40-50 bin nüfuslu bir ilçede neredeyse herkesin birbirini tanıdığı yerde yada büyük şehirde çocuğu getir bir saat otursun sınıfta denmeyecek mi? bunların hepsi Palyatif çözümler. o zaman ne isteyeceğiz ? ram modülünde önerilen eğitimin verilip verilmediğinin kameraya alınarak her ders için sunulması falan mı istenecek. yada öğretim değerlendirmesinde 5/4 oranına ulaşamamışsınız bu seans ödenmez mi denecek.

rakip gelmediyse halı sahada olsa aboneliği iptal ettirirsin. hiç gelmeyen öğrenciye fatura kesiliyorsa bunu bakanlık çözsün. düzenli devam edip arada bir devamsızlığı olan öğrencinin ödemesi kesilemez. ha kesilirse ne oluyor bir öğretmen arkadaşıma bir kurumda sunulan teklif: öğrenciler gelir ve ayda 160 saat imza atarsan 3500 tl. imza 140 saatin altına düşerse 3000 tl. kimin gücü kime yeterse.

bakanlığın yada bürokratların gücü rehabilitasyonlara yetiyor dernek federasyon yöneticileri de siyasi hırsları uğruna bunu destekliyor. birde x otizm bla bla vakfı, xxx disleksi falan filan derneği, gibi kuruluşlar var. hem çeşitli yollarla bağışlar alıyorlar, hemde eğitimleri için astronomik paralar talep ediyorlar. şimdilik bunlara kimsenin gücü yetmiyor. vergiden ondan bundan da muaflar üstelik. adı özel danışmanlık psk destek vb olan ama ruhsatsız eğitim veren yerleri saymıyorum bile.

özetle demem o ki bozuk düzende sağlam çark olmaz. yada deve eğrilik meselesi

sayın gezenti bahsettiğiniz vakıf dernek yöneticileri yazdıklarınızdan rahatsız olabilir.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 13:23 #55

  • garip
  • garip Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 951
  • Teşekkür Sayısı: 383
  • Başarı: -55
bahsettiğiniz vakıflar, dernekler ayrı bir sorunsal, o konuya girersek avukatları pusuda bekliyor,hemen mahkemeye koşuyorlar yavuz hırsız misali... şu an ağır cezada yargılananlar...örneğin milyonlarca lira bağış toplayıp bir de velilerden aylık 16.000 TL eğitim ücreti isteyenler, üstelik 1 yıllık peşin, sanki kanseri iyileştiriyorlar... daha kötüsü merdiven altı ruhsatsız, otizmli çocuklara ayda 9-10.000 TL'ye yalnızca dağ taş spor yaptıranlar... alternatip yöntem (!) uygulayan dişçiler...
bunların olması sizin gelmeyene fatura kesme özgürlüğü tanımıyor maalesef, ya yasa yönetmeliğe uyacaksınız ya da rus ruletine devam edeceksiniz, kaldı 3 vakit,tercih sizin...
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

Yüz Tanıma Sistemi İstiyorum. 16 Oca 2020 14:30 #56

  • AliGalipDursen
  • AliGalipDursen Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 343
  • Teşekkür Sayısı: 655
  • Başarı: 16
Hem Sayın gezenti'nin, hem de Sayın Garip'in söylediklerini haklı buluyorum. Nasıl peki; Birincisi, devletin ödenek verdiği için özel bir hukuk üretmesinin adil olmadığını söyleyen gezenti arkadaşımız hukukun özüne ilişkin bir itirazda bulunuyor, ki bu son derece değerli. Böylesi özel bir hukukun varlığı koşullarında ve bu hukuka riayeti zahiri ya da batıni olarak kabul ederek bu kurumları açmış olan bizlerin "çalıyı dolaşma" "kıvraklıklarına" yönelik kara mizah tadında itirazlarını dile getiren Sayın Garip'te çok anlamlı ve önemli bir noktaya parmak basıyor.

Biri birine taban tabana zıt gözüken bu önermelerin aslında aynı soruna isnat ettiğine dikkat çekmek isterim; gerek tek, tek şahıslar olarak, gerekse de bizleri temsil eden meslek örgütleri, dernekleri şahsında hepimizin çok uzun bir süredir takip ettiğimiz çelişik bir tutumumuz var, bir yandan zımmen de olsa kabul ettiğimiz bu özel hukuktan şekvacıyız, diğer yandan da bu hukukun ilgasını değil, hukukun hakkından gelebileceğimiz istisnaların peşindeyiz. Oysa biz istisna alanları üretmeye çalıştıkça, şikayetçi olduğumuz hukuki çerçeve daha da ayrıntılı, kapsayıcı, karmaşık ve çapraşık hale geliyor, içinden çıkılması na-mümkün bir kısıtlar çemberine dönüyor, bu çemberin içinde kalmaya çalışanlar mali olarak batarken, çemberin dışına taşma "cesareti" ya da "imkanı" bulanlar diğerlerinin hilafına kıyıcı bir rekabetin aktörü oluyorlar. Bu ise "adalet" arayışlarımızı doğal olarak çemberin dışına taşanları da çembere taşıyacak "insan faktöründen bağımsız" yeni "çözümlere" doğru yönlendiriyor. İnsandan bağımsız bir adalet olup olamayacağı tümüyle felsefi bir tartışmanın konusu, oraya hiç girmeye çalışmayacağım, ama gelecek her yeni "çözümün" çemberi daha da daraltması ve içinde kalanları kısa sürede boğup öldürmesi kuvvetli bir ihtimal.

Peki ne yapılmalı; Ben senelerdir süren bu tartışmada Sayın Barisltd'in dile getirdiği doğal çerçeveye geri dönülmesi gerektiği kanaatindeyim, devlet bu alandan tümüyle çekilmelidir, özel gereksinimli bireylerin özel eğitim hizmetleri maliyetine, bütçesinin elverdiği ölçüde bir mali katkıyı, özel eğitime devam edip etmediğine bakmaksızın bireye ya da ailesine ödemelidir, kendisi ya da çocuğu için bu hizmete erişmek, bu hizmetten faydalanmak isteyenler ise bu hizmeti sağlayan kurumlardan bu hizmeti serbest piyasa koşulları içinde özgürce temin etmeli, tercih ettiği hizmetin nitelik ve niceliğine bağlı olarak devlet katkısının üzerine ya kendisi bir ekleme yapmalı, ya da özel eğitim maliyetinden geri kalanı özgürce kullanabilmelidir. Böylesi bir sektörel diziliş içinde çok kısa bir sürede üzerinde yıllardır bıdı bıdı edilen kalite, seans sayı ve süreleri, eğitimci kalifikasyonu vb. tartışmalar nihayet bulur, ortalık durulur, herkes kendi işine, gücüne döner.

Bu önerinin sahiplenilmesinde temel zorluğun alanın bu şekilde epeyce daralacağı ihtimalidir, pek çok ailenin gelen parayı özel eğitime sarf etmek yerine kendi diğer ihtiyaçları için harcayacağı, özel eğitime devam eden birey sayısının azalacağı vb. büyük ihtimaldir. Ancak bu durumun sektörün sorgulanmasına yol açan, aile işbirliği eksikliği nedeniyle sonuç alınamayan "köpüğün" üflenmesi ve sektör verimlilik algısının düzelmesine yardımcı olacağına işaret etmek gerekir.

Serbest piyasa koşulları altında, işbirliğine razı veli profili yardımıyla, çalışanların mesleki ve mali koşulları iyileşecek, nitelikli eğitmenin, kurumuna değer katan personelin hakça ödüllendirilmesi de mümkün olacaktır. Bugünün en temel sıkıntısı, her eğitimci ve kurumun kazanabileceğinin sınırıdır, bu sınır kurumların ve çalışanların yetkinlik arayışlarının, nitelik kaygılarının önünü kesmektedir. Nitelik temelli ücretlendirme ve ödüllendirme, personel tutum ve davranışlarında da dönüşüme neden olacak, bu alanda kariyer isteyen, emek veren, öğrenmeye ve öğretmeye açık personellerle kurumların sürekli rotasyonlarla aşınan kurum kültürleri, kurumsal yöntem, yordam ve yaklaşımları aktarma zorlukları nihayet bulacaktır. Nitelikli personel, daha iyi kazanabileceği nitelikli kurumlara yönelecek, bu kurumların zaman içinde zayıflayıp sönmesinin önü alınacaktır.

Kısacası her derdin ilacı vardır ve inanın aslında her zaman da el altındadır, serbest piyasa koşulları hepimizi terbiye eder, kendi koşullarına uymayanları da elimine eder. Bundan korkup devletin koruyucu kanatları altına koşarak ancak ve ancak bugün olduğumuz yerde olabiliriz, azıcık kımıldayabilmek için de hukuksuz bu özel hukuku istisnalarla delmeye çalışırız.

Vesselam...
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: barisltd, ozeltercih
Sayfa oluşturma zamanı: 0.366 saniye
Sistem Kunena Forum