Obey yazan:
Ayrıca işi bilen ya da bildiğini düşündüğüm kişilerin saçma sapan yazılarını okumakta üzüntü verici. İmam, cemaat hikayesini biliyorsunuz. Yapmayın, olan yine size oluyor. Savunulmayacak şeyleri savunmaya çalışıyorsunuz. Tartışılan konular o madde mi bu madde mi değil. Doğru mu yanlış mı...
.
Kusura bakmayın ama ben her konunun evrilip çevrilip vay eğitimciler nasıl sömürülüyor, nasıl eziliyor noktasına getirilip durmasından artık sıkıldım.
Arkadaş biz burada eğitimcilerin dertlerini değil, mevzuatı konuşuyoruz. Bu kadar müzdarip olan varsa gider yönetmelik değiştirtir, kanun çıkarttırır, herkes de ona uyar. Mesele çözülür.
Birilerinin canı öyle istedi diye benim kanunu eğip bükecek halim yok.
Bu sektörde belki 25-30 bin öğretmen çalışıyor. Belki 7-8 bin kişi de yardımcı personel çalışıyor. 30-40 kişilik bir fanatik grup tüm çalışanların nasıl köleleştirildiği, nasıl işkence altında olduğu ALGISI oluşturmaya çalışıyor.
Başka kurumları bilmem. Benim kurumumda derdi olan gelir söyler. Belki çözebilirim, belki çözemem. Ama benim öğretmenimin derdini sosyal medyada nefret kusan kişiler çözemez. Buna da izin vermem.
Kahrolası kurumlar, sömürüsü vicdansız patronlar imajı yaratmaya çalışanlara 2 çift sözüm var. Yazılanlardan bu kişilerin SEVİYESİNİ zaten görüyoruz. Bunun yanı sıra, o "40 dakikada canını dişine takarak bilgisini, emeğini paylaşan öğretmenlerimizin" bazılarının zaman zaman ne rezilliklere yol açtığından dem vurup bunu genelleme, tüm öğretmenleri kötüleme çabamız olmadı hiç. Benim inancım, işini iyi yapan, emeğini ortaya koyan mutlaka bunun karşılığını görür.
Dünyanın hiç bir yerinde hiç bir iş TEMENNİLERLE yürümez. Kurallarla yürür. MEB tutup 20+20 saat haftalık ders saati diyorsa kuralı kendisi belirlediği içindir. Bunu 30 saat veya 20 saat yaparsa herkes ona göre bedelini öder. Vicdansız, acımasız patronlar için hiç bir şey farketmez.
Psikologlar 20 saatten fazla derse giremez denildiği için pek çok psikolog işsiz kaldı... veya yarı zamanlı, yarım ücretle çalışmak zorunda kaldı. Arkalarından ağlayanınız oldu mu?