NE YAPMALI ?
Bu başlığı yaklaşık bir ay önce açmıştım. 1 ay önce avans mı olsun hibe mi (sanki her ikisi de garantiymiş gibi) tartışmaları varken, sonra onun yerini işveren-çalışan tartışmaları hatta kavgaları- hakaretleri aldı. Şimdi yine taraflar bir suskunluk dönemine girmiş durumda. Hibe olasılığı ortadan kalktı, avans bir ihtimal, geriye ise kala kala kçö ve işten çıkarma yasağı adı altında aylık 1170 TL ile 1650 TL arası sadaka seçenekleri kalıyor (maaşları tam gösterilen çalışanlar hariç).
Durum her anlamda kötü, ülkemizde ve dünyada, hem sağlık hem de ekonomi açısından. Her gün yeni yeni olumsuz haberler geliyor. Ben kurumların eylül ayında açılacağını tahmin ediyordum, herkes nisan sonu derken, ama şimdi eylül ayına bile acaba demeye başladık. Bu virüs salgını ve uzantısı olan global ekonomik kriz tüm sektörleri vurmuş durumda. Bugün haberlerde görmüşsünüzdür, Ankara Sanayi Odası'nın medyatik, siyasi ve de ultra zengin başkanı şirketindeki işçileri kapı önüne koymuş, yani o bile krize karşı koyamıyor. Hükümetin uygulamaya koyduğu ve de 8 nisandan itibaren yürürlüğe girecek olan (göya) işçi çıkarma yasağı uygulamaları da çalışanlar için değil tamamen sermaye kesimini korumaya yönelik pansuman tedbirlerdir. Bunlar bile kara bulutları dağıtmıyor, ortalık toz duman.Bunların özel özel eğitim sektörüne yansımalarını da burada ve başka sosyal mecralarda görüyoruz: belirsizlik ve kaos!
Yukarıda yazdığım pansuman önlemlerle kurumların çoğu belki 2020 sonunu getirebilir, daha ötesini göremiyorum (Burada evimi arabamı satarım, kredi çekerim diye bağıranlar, kriz daha da derinleşmeden ne yapacaklarsa yapsınlar, yoksa alıcı bulamazlar ). Evet kriz önce devletten hakediş alanları vuracak, tüm yatırımlar duracak, ihaleler iptal olacak, getir faturayı al parayı dönemi sona erecek. Kurumlar önlemini alsın, 2020'yi nasıl çıkarırız diye düşünürken, 2021'in de planlamalarını yapsınlar. Ocak ayında yüzde 25 zam geldiğinde bile kurumların kayıpları karşılanmazken ( maaşları düşük gösterip, kıdem tazminatı ve enflasyon farkı hesabı yapmayanlar göbek atarken), kurumların açılacağı tarihlerde ocak ayındaki yüzde 25 eksi yüzde 50 olarak karşımıza çıkacak belki.
Bu forumda ben ve barış, bu sistemin getirdiği angarya, formalite ve eşitsizliklerden bıktığımız için devlet ödemeyi aileye yapsın onlar hizmeti satın alsınlar dedik. Gelinen süreçte devlet ödemeyi ister aileye yapsın, ister şimdi olduğu gibi kurumlara, isterse tamamen kaldırsın (gerçi bu mümkün değil), bu iş bu koşulllarda yapılamaz. Ne yapılır? küçülmeye gidilip az çalışan, az öğrenci ve özel seanslarla kurumlar ayakta kalabilir. Zaten son yıllarda büyükşehirlerde sistem buna doğru kayıyor. Kendine güvenen ve biraz isim yapmış öğretmenler, fizyoterapistler, ergoterapistler, psikologlar, özel eğitimciler meb'in dayattığı sistem yerine branşlaşmaya dayalı ve duyu bütünleme, spor vb desteklerle ve de dil konuşma ağırlıklı erken dönem gruba yönlenmiş durumdalar. Bilinçli ve sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan aileler de bu tür yerleri tercih ediyor. Tercih sizin, biraz karamsar oldu ama maalesef bugünlerde iyimser olmak çok çok zor.
Not 1: Bu batıda bir büyükşehirden bakış açısıdır. Bazı arkadaşlar doğuda, güneydoğuda nasıl olacak diyorlar. Haklsınız doğuda ve küçük yerleşim birimlerinde durum daha da vahim.
Not 2: Sosyal medyada görüyorum bazı örgütlenmeleri, asgari ücret gösterilen öğretmenler şu adrese mail gönderin kod sistemi baz alınsın 1650 TL yerine daha yüksek kçö verilsin gibi gerçekten komik ve absürd talepleri, ben bakanlığın yerine olsam, ki muhtemelen onlar da aynı yanıtı verecekler: asgari ücrete imza atıp aradaki farkı cebe indirirken düşünseydin bu günleri diye yanıt verirdim bu derya içinde olup deryadan bihaber arkadaşlara...