Toplantıya katılan okul sayısı sanırım 100'ün biraz üzerindeydi. Katılımcı sayısı ise sanıyorum 230 olarak belirtilmişti ama tabi yanılıyor da olabilirim. Gerek toplantıya katılan katılımcıların gerekse de dernek yönetiminin en çok üzerinde durduğu konulardan ilki katılımın yetersizliğiydi. 2000'e yakın okulun faaliyet gösterdiği ülkemizde sektörün varlığını doğrudan ilgilendiren bir oldu bitti öncesi yapılan bu toplantıya katılımın bu derece düşük olması
utanç verici. Evet böylesi toplantıların sonuca ne kadar etki edebileceğiyle ilgili bir karamsarlık olabilir kurum sahiplerinde. Ancak bu işten ekmek yiyen herkesin bu toplantıya katılması, katılmamasından iyi olacaktı ama olmadı. Ancak hakkını aramasını bilmeyenin ağlamaya da hakkı yoktur. Cemil Meriç'in çok sevdiğim bir sözü vardır.
"Yığın düşünmez maruz kalır" diye. Belki bir toplantıya katılım noktasından böyle çıkarsamalarda bulunmak yanlış gelebilir ama bizler örgütlü bir sektör değil bir
"yığın" gibi davranmaya devam ettikçe sadece maruz kalacağız bir şeylere. Bu açık.
Toplantıya katılan bürokratları iyimser ve pozitif buldum. Ancak bununla birlikte, toplantı sonunda ortaya çıkan önerilerin bürokratlar Ankara'ya gittiklerinde nasıl sonuç bulacağı sanıyorum daha önemli. Geçmişte yapılan toplantılarda da devlet görevlilerinin söyledikleri ve yaptıkları büyük farklılık göstermişti. İnşallah bu sefer devlet bu alanda faaliyet gösteren okulların çığlığına kulak verir.
Toplantının ilk günü açılış konuşmalarından sonra sektörel problemlerle ilgili çalışma grupları oluşturuldu. Bu çalışma grupları
"Rehberlik Araştırma Merkezleriyle ilgili sorunlar ve çözüm önerileri" ,
"Kurumların personel ihtiyaçlarıyla ilgili sorunlar ve çözüm önerileri" ,
"Standartlar Yönergesiyle ilgili sorunlar ve çözüm önerileri" ,
"Modüllerle ilgili sorunlar ve çözüm önerileri" ve en önemlisi
"Damar Tanıma uygulamasıyla ilgili olası sorunlar ve çözüm önerileri" gündemleriyle toplanıp sorunları ve çözüm önerilerini tartıştılar. 2.gün sabah oturumunda yargıtaydan gelen bir hakim iş hukukuyla ilgili bir sunumda bulundu.Sonrasında ise çalışma gruplarında ortaya çıkan metinler okundu.
Aşağıya sadece Damar Tanıma uygulamasıyla ilgili çalışan grubun üzerinde durduğu başlıkları yazdım :
1- RAM'lara takılan cihazların sürekli arıza yapmasından hareketle bu uygulamanın yapılamazlığı üzerinde duruldu.
2 - Bu uygulamanın fiber optik ağ olmadan başlayamayacağı üzerinde durulup Türkiye'nin her bir il ve ilçesinde fiber optik ağın bulunmadığı anlatıldı.
3- Fiber optik ağla ilgili ortaya çıkan maliyetin kurumları zora sokacağı ve bu maliyetin devlet tarafından karşılanması gerektiği anlatıldı.
4- Bu uygulamanın velileri ve öğrencileri eğitimden soğutacağı üzerinde duruldu.
5- Damar tanıma uygulaması yerine kamerayla tespit uygulamasının daha uygun olacağı ifade edildi.
6- Türkçe - Matematik modüllerine rehabilitasyon merkezlerinde 2 yıl çalışan bütün personellerin imza atabilmesinin bu uygulama sonrasında yaşanacak personel sıkıntısı için olumlu olabileceği ifade edildi.
7- Psikologların modül sayısının arttırılması gerektiği anlatıldı.
8- Grup odalarının bireysel derslik olarak da kullanılabilmesinin önemi vurgulandı.
9- Birden fazla engelli çocuğu olan ailelerde her bir çocukla ilgili bir kişinin damar okutabilmesinin yaratacağı sıkıntılar üzerinde duruldu.
10- 6 yaşından küçük çocuklarda ebeveynin eğitime gelebilecek durumda olmamasının yaratabileceği sorunlardan bahsedildi.
11- Yurtlarda kalan engelli bireyleri getiren personellerin sürekli olarak değişmesinin yaratacağı sorunlardan bahsedildi.
12- İş planının tamamen kaldırılıp çocuğun geldiği saatin esas alınması gerektiği önerildi.
13- Uygulanması düşünülen sistemde dersleri telafi etmenin çok çok zor olacağından hareketle örneğin ay içinde 7 saat ders alan bir bireyin son zorunlu dersini alamaması durumunda ay içinde aldığı diğer seansların da yanabileceğinden bahsedildi.
14- Telafi uygulamalarının genişletilip esnetilmesinin hatta telafi üzerindeki sınırların tamamen kaldırılmasının gerektiği vurgulandı. Bununla ilgili olarak öğrencinin 1 yıl için alacağı 96 seansın 10 ayda rahatlıkla bitirilebileceği, kalan 2 ayda ise hem telafilerin yapılacağı hem de personelin tatillerinin kullandırılabileceğiyle ilgili apayrı bir sistem önerisinde bulunuldu.
15- Kurumların çocukların ilk raporlarında, rapor yenileme dönemlerinde ve artık aylarda zaten bir çok kere fazladan ders verdiğinden bahsedilip bu fazla derslerin telafiden sayılabileceği anlatıldı.
16- Dengeli dağılımın mutlaka yaz aylarında olduğu gibi esnetilmesi gerektiği, zaten kurumların istese de istemese de dersleri dengeli dağıtmak zorunda olduğu anlatıldı.
17- Hastanelerde 12 yaş altındaki bireylerin bu uygulamadan muaf tutulduğu hatırlatılıp, bu sistemi 12 yaşın altındaki engelli bireylere uygulamanın bir tutarsızlık olduğuna dikkat çekildi.
18- Ailelerin bir kısmının bu uygulamayı bir fişleme olarak değerlendirip damar okutmak istemediği ve bundan dolayı eğitimden soğudukları anlatıldı.
19- Cihazların sağlığa olan zararları hatırlatılıp bu uygulamadan kaynaklı olası zararlardan ve davalardan kimin sorumlu olacağı soruldu.
20- Denetim sorumluluğunun devlette olmasından hareketle cihazın maliyetinin neden kurumlar tarafından karşılandığı soruldu.
21- Bu uygulamanın insan haklarını ihlal ettiğinden ve iptal edilme olasılığından bahsedildi.
22- Bu cihazların arıza yapma olasılıkları hatırlatılıp Türkiye'nin her bir il ve ilçesinde anında çözüm yaratabilecek teknik destek hizmetinin olmazsa olmazlardan biri olduğu anlatıldı. Olası problemlerin aynı anda çözülememesinin ortaya çıkaracağı zararlardan bahsedildi.