yatir yazan:
Yazılan dernek eleştirilerine katılıyorum.
Dernekler üyeler tarafından sahipsiz bırakıldığı için bu durumda.
Dernek yönetimleri ilgisiz üyelerden dolayı sadece sektörü ,zam,ödenek,kurs sarmalıyla oyalıyor.Çünkü eleştiri yok ,var olan eleştirlerde çok cılız olduğu için dikkate alınmıyor.
Özellikle büyük dernekte,genel kurul ve toplantılara kurucular tepki olarak katılmıyor. üç büyükşehir ve batı illerinden nerdeyse kimse katılmıyor. Ankarada 220 kurum var derneğe üye sayısı 25.Batı illerinden derneğe tepkiden dolayı hiç ilgi yok.Derneği yönetenlerden bu durumdan rahatsız değil.Kendi ekseninde olan üyelerle kendileri çalıp kendileri oynuyorlar.Amaçları dernek ,federasyon başkanlığını gelecek planlarına basamak olarak görüyorlar yani öncelik kurumlar değil.
Bu düzen böyle gitmemeli
Kurumların hepsini kucaklayan,çağdaş,katılımcı,saygın,ve Türkiyenin sadece bir bölgesini değil tümünü kucaklayan bir dernek için yönetimine aday arkadaşlar çıkmalı ilk seçimde de aday olmalı.
Bu bayrak yarışıdır.Dernek sahipsiz bırakıldığı için birilerinin elinde kalmıştır ve sektör bundan dolayı ilerlememektedir.
Yönetime aday arkadaşlar cesaretle ortaya çıkmalı ve kedini tanıtmalıdır.Özellikle üç büyükşehirde ve batı illerinde destekleyecek çok kurucu vardır.
2019 da dernek genel kurullarına katılan biri olarak bu yorumları yazıyorum.Sektöre yön verecek bilgi birikimi olan kurucular maalesef derneklere ilgisiz.
Örgütlenmeden ,aileler.eğitimciler ve kurumlar birlikte hareket etmeden devletten sadaka dilenir gibi her yıl ücret dileniriz.
Sayın Yatir,
Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil. Ancak gerek eski, gerek yeni Dernek yönetimlerini muhtemelen kimse benim kadar eleştirmemiştir. Ankara ve İstanbul'da yapılan toplantılarda ve bu site platformunda hem mevcut yönetimi hem de eski yönetimleri üstelik çözüm önerisi de ortaya koyarak eleştirdim. Bunlardan haberiniz var mı? Varsa teşebbüslerim hakkında fikrinizi öğrenmek isterim.
Karşı karşıya bulunduğumuz en acı gerçeklerden birisinin OLGUYA değil de, ALGIYA önem veriliyor olmasıdır. Önceki dernek yönetimlerinin bu her iki konuda da başarısız olduklarını, ancak mevcut dernek yönetiminin olguda değil, ancak ALGI konusunda başarılı olduğunu düşünüyorum. Tıpkı önceki dernek yönetimleri gibi, mevcut yönetim de temel sorunumuz olan SİSTEM SORUNUNU çözememiştir.
Şimdi Derneğin, sorunun sebebini değil de, sonuçlarını çözmeye çalışan ve cüzi miktarda sağlanan kazanımlardan oluşan algıdaki başarısını OLGU olarak kabul etmem mümkün değil. Kaldı ki, orta yerde sistemin düzgün işlemesini sağlayacak çözüm önerisi koymuş bulunmaktayım.
İnsanların gelecek planları yapmasında bir sakınca yoktur. Yeter ki, o planlara ALGI yöneterek değil de, başarıyı OLGU haline getirerek ulaşmak istesinler. Mevcut dernek yönetimi kendi PR'larını gayet iyi yapıyorlar. İlgisiz sektörün algıda başarı sağlamış olan bir dernek yönetimini gerektiği gibi değerlendirebileceğini sanmıyorum.
Son olarak, az ya da fazla, hangi zam verilirse verilsin, ne kadar sertifika programı açılırsa açılsın, sorunumuzun temel sebebini kavrayamamış, bataklık ile değil de, sivrisineklerle mücadele etmekten öteye gitmeyen faaliyetleri başarı olarak görmemeliyiz.
Sorumluluk alma konusuna gelince, çözüm önerisi sunmuş ve bunu dernekler, Bakanlık dahil tüm sektörle paylaşmış biri olarak, bu sorumluluğu yeterince aldığımı söyleyebilirim. Mevcut dernek yönetimleri bu gayretlerime ortak olmamışlardır. Durum böyle olduğu için de adeta "TEK KİŞİLİK DERNEK" durumundayım. Daha ne desek:)