ÇÖZÜMÜN ÖZETİ
Çözüm ancak PLANLAMAnın doğru bir şekilde yapılması ile mümkün olabilir. Sektör olarak bugüne kadar yaşadığımız sorunların en büyük nedeni planlama mantığının yanlışlığı ve sistemin, çocuğu koruyacak TEDBİRLER düşünülmeden oluşturulmasıdır.
Bunun için önce eğitimde BİREYSEL ve GURUP eğitimleri arasındaki mevcut ayrımı kaldırarak, ödenecek ücreti tek kalem haline getirmek gerekir. Gerekçeleri;
Çünkü bir çocuğun eğitiminde esas olan şey RAM Raporunda belirtilen hedefler olmalıdır. Bu nedenle, çocuğun ne zaman Bireysel ya da Gurup eğitimi almasına çocuğun öğretmeni ile birlikte ilgi Kurumun BEP Kurulu karar vermelidir.
Diğer bir gerekçe ise her derse gelmesi mümkün olmayan çocuk için sürekli öğretmen tahsis edilemez. Oysa mevcut sistem sanki çocuk sürekli gelecekmiş gibi biz kurumlardan çocuğa özel öğretmen tahsis etmemiz istenmektedir. Bu son derece yanlıştır. Yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden birisi de budur.
Yukarıdaki bu temel düzeltmeden sonra doğru PLANLAMAYI madde madde oluşturabiliriz.
1- Ne kadar tedbir alınsa da çocuğun devamsızlığı kaçınılmazdır.
2- Bu devamsızlığın TELAFİ ile giderilmesi mümkün değildir. Bu nedenle,
3- Önce bu devamsızlığın matematiksel bir değere ya da orana dönüştürülmesi ve bu matematiksel değer ya da oran miktarınca çocuğa fazla eğitim planlanması yapılarak, potansiyel devamsızlığa DAHA EN BAŞINDAN TEDBİR alınması gerekir.
4- Bu matematiksel değer ülkemiz coğrafya, iklim koşulları, çocuğun engel derecesi ve ailesinin sosyoekonomik yapısına bağlı olarak, tüm devamsızlığını kapsayabilecek bir değer olmalıdır.
5- Bu değer, ülkemiz şartlarında 8 saatin %25'i yada oransal olarak 1/4 şeklinde belirlenebilir. Bu da her çocuğun ayda ortalama en az 2 saat gelmeyeceği anlamına gelir.
6- Bu nedenle her çocuğun 8 saat olan eğitim miktarı bu ORTALAMA DEVAMSIZLIK MİKTARI nispetince, aylık 10 saat olacak biçimde planlanmalıdır.Buna KOTA da diyebiliriz.
7- Devletin bir kuruma 8 saat üzerinden ödeyeceği AYLIK TOPLAM SEANS miktarını aşmayacak şekilde, her çocuğun, 2 saati KOTA'dan oluşacak aylık 10 saatlik eğitim miktarından azami derecede faydalanması sağlanır.
8- Ay sonu kurum hangi çocuk kaç seans gelmişse her çocuk için okadar fatura keser. 5 saat gelene 5, 10 saat gelene de 10 saat üzerinden fatura kesecektir.
ÖRNEK: Mevcut durumda 100 öğrencisi olan bir kurumu ele alalım. Kolaylık olsun diye gurup eğitimini bir kenara koyalım. Bu kurumun 100 çocuğu olsun. Bu durumda planlama;
100x8= 800 seans şeklinde olacak.
Ancak devamsızlıklar yüzünden, yukarıda da belirttiğimiz gibi %25'lik bir kayıp olacaktır. 800 seansın %25'i de 200 seans eder. Bu 200 seansı bir sonraki ay telafi etmeye kalktığımızda hem telafi alacak çocukların hem de ayrıca başka çocukların devamsızlığı söz konusu olacaktır. Neticede çocuk hep az eğitim alacak, biz kurumlar da hep EKSİK FATURA kesmek zorunda kalacağız. Bu durum HAZİRAN, TEMMUZ ve AĞUSTOS aylarında daha da kötüleşecektir.
Aynı örneği şimdi yeni planlama mantığı ile değerlendirelim.
100 çocuğu olan bir kurum bu kez 8 seans üzerinden değil de 10 seans üzerinden planlamasını yapacak. Bu durumda 100x10=1000 seans eğitim planlamış olacak.
Ay sonunda %25 kayıp verse de yine 800 seans eğitimi verebilmiş olacaktır. Devletin ödemesinde bir değişiklik olmayacaktır. Ancak biz kurumların artık EKSİK FATURA kesmesi söz konusu olmayacaktır. Kurum aylık 800 değil, 900 seans vermiş olsa bile, Devletin ödeyeceği miktar değişmeyecektir.
Hangi çocuğun bir sonraki seansa gelebileceğini, ne biz, ne de velisi bilebilir. Devletin, dolayısıyla da bizim yapabileceğimiz tek şey çocuğu "GELİR" değil, tam aksine "GELMEYEBİLİR" olarak kabul edip, ona azami derecede eğitim imkanı sağlamaktır.
Sonuçta devlet bize ödemeyi her çocuk için 8 seans üzerinden değil de 10 seans üzerinden yapacaktır. Biz de bir çocuğa 5,bir diğer çocuğa 10 seans üzerinden fatura keseceğiz. Devletin ödeyeceği aylık seans toplamı yine 800 seans kadar olacaktır.
Son olarak Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında devamsızlık fazla olacağından, Ödemeye bir çocuk üzerinden yapılan seans miktarı yani KOTA, 2 değil de bu kez 4 olarak belirlenebilir. Buna göre de aylık seans sayısı 10 değil de, bu 3 aya özel olacak biçimde 12 olarak belirlenir ve bu sayede devletin sağladığı imkandan her çocuk alabildiği miktarda yararlanır. Sabit giderleri olan biz kurumlarda zarar etmeyiz.
Bu PLANLAMA Bakanlıkça kabul edilir mi diye sorulabilir. Hemen cevap vereyim. Evet edilir. Hatta edilmek zorundadır. Çünkü bu işin Rehabilitasyon Merkezleri ile yapılmasının başka bir yolu yoktur. Bu planlama mantığı BİLİMSELDİR. Kazananı da en başta ÇOCUKTUR. Bu nedenle Bakanlığın bu planlamayı kabul etmesi kaçınılmazdır. Bizim eksik fatura kesmeyecek olmamızın nedeni de çocuğun artık eskisi gibi eksik eğitim almak zorunda kalmayacak olmasından kaynaklanacaktır.
NOT: Çözümü burada sadece basitleştirmek için model olarak özetledim. RAPOR ise bu modelle sistem yeniden yapılandırmaktadır.
Üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel eğitime ayırdığı mevcut aylık ödenek dahilinde Sistemi;
1 . Her çocuğa aylık 12 seans olacak şekilde hem daha fazla hem de kaliteli eğitim verecek,
2 . Servis Ücretinin Devlet tarafından karşılanabileceği,
3 . Aynı şekilde Aile Danışmanlığı Ücretinin Devlet tarafından karşılanabileceği,
4 . Kamu Kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlayacak,
5 . Rehabilitasyon Merkezlerinin Ticari kaygılarını giderecek,
6 . Ücretsiz Kontenjanını kaldıracak,
7 . Eğitim Personeline 1 ay tatil imkanı sağlayacak
8 . Hatta son olarak, Rehabilitasyon Merkezlerinin adını Özel Eğitim Rehabilitasyon ve Aile Danışmanlığı Merkezleri olacak;
Şekilde, üstelik gerekçelerini ortaya koyup, gerekli MADDİ KAYNAĞI da göstererek düzenlemektedir.