fahrettin75 yazan:
Anlayabilene;
Zamanında bir kabilenin bir başkanı ve halkı varmış ancak Kaynaklar kasıtlı bir hale gelmiş. Kral demiş ki başkana, “halkın istediğini vermek istemiyoruz ne yapalım?”
Demiş ki başkan krala, bana bırakın; 3.500 kişiye 200 tl vereceğinize bu büyük bir rakam eder (3.500*200=7.000.000) bana 1.000.000 verin ben bu işi çözerim sadece dediklerimi yapın yapın yeter. Tamam demiş kral..
Başkan ilk talimatı vermiş;
- 10 gün boyunca yemek gıda yok..
Halk 10 gün ne bulduysa onunla yetinmiş, ve tam 10. Gün sonunda Başkan 2. Talimatı vermiş,
- Yemeklerini verin..
Herkes açlık ve bitkinlikle yemeklerini yerken, Başkan usulca kulaklarına fısıldamış;
- “20 TL YETER DEĞİL Mİ?”..
Evet KDV yi 8 yerine 10
Aziz kardeşim Vermeyeceğim demememiş ki, Onda birini teklif etmiş..
Hayır diyebilecek var mı? Yok.
Bu iş kolundaki kurucular o kadar pasifizedir ki, 5 kişi bir araya gelip derdimizi anlatalım ve çözüm üretelim demez. Dese bile, daha yolun yarısında, “enayimiyiz biz, illa bir giden bulunur” diye geri döner.
Güvenilen STK yöneticileri de bunu bilir ve buna göre bağlantı ve gidişatlarına yön verir.
Örnek; sorun kendinize,
- “Bugüne kadar hangi STK veya dernek ücret artış görüşmelerini bizlerden gelen talepleri alarak yaptı? Tüm kurumların telefonlarını alıp bir grupta oran taleplerini alamazlar mıydı?
- Kaç gündür oranlar telaffuz ediliyor, kime sorulup yapılıyor bu rakamlar?
- Bırakırız gideriz diyorsun, onca yatırımın ödemelerin borçların var…, “bırakamayacağını krala fısıldayan” kim sence?
Balık baştan kokar!