Vallahi yazdığınıza gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.

Benim bir güvenilirlik sorunum yok. Güvenilir olmak gibi bir kaygım da yok. Yıllardır bu sitedeyim, mutlaka herkesin kendine ait bir algısı vardır ve ben istesem de bunu değiştiremem.
Öncelikle sizi bilmiyorum ama ben emekliyim.

Ve çalışmaya devam ediyorum. Çalıştığım için aldığım emekli maaşının neredeyse üçte birini tekrar SGK'ya geri ödüyorum.

Üstelik ben iyi emekli maaşı alan gruptayım.
Diğer taraftan, daha bahsettiğim kişi çok yakınımda olan bir kişi... 30 yıl boyunca, işe girdiği günden itibaren maaşı gerçek brüt rakamlar üstünden ve her zaman tavanın üstünde oldu. Benden de oldukça önce emekli oldu.
Yani, sizin bahsettiğiniz konuyu belki sizden daha iyi bilsem de değişen bir şey olmuyor. Her 3 dönemde de sgk primi tavandan yatmış bir kişinin eline geçen emekli aylığından bahsediyorum ben size... Şu anda halen çalışmakta olan bu tanıdığımın SGK'ya her ay ödediği EMEKLİ primi 2000TL civarında... Yani bahsi geçen kişi çalıştığı için devlet ondan prim alıyor ve o paranın bir kısmını kendine alıkoyup kalanını emekli maaşı diye veriyor.
Ben de diyorum ki, asıl hak gaspı yapan devlettir. Devletin yaptığının yanında bahsettiğiniz hak kaybı solda sıfır kalır.
Buraya kadar anlamadığınız bir şey var mı?
Yoksa ben her 3 dönemde de çalışmış bir emekli olarak hesabın nasıl yapıldığını gayet iyi biliyorum. Evelallah matematiğim de oldukça iyidir.
***********
Benim çalışma hayatıma başladığım ve emekli olduğum tarihe kadar SGK kanunu yanılmıyorsam 5-6 kez değişti.. Ömrüm yeterse sanırım 2-3 kez daha değiştiğini görürüm. Tüm bu değişikliklerde, hemen her seferinde sonuç çalışanların aleyhine oldu.
Sizinle anlaşamadığımız konu şu: Ortada bir hak gaspı var mı? Var. Ama bu hak gaspının esas müsebbibi sistemdir ve asıl büyük gasp sistem tarafından yapılmaktadır. Sistemin kendisinde reform olmadan bireysel gaspları engelleyemezsiniz. Bakın size çok açık soruyorum... işletme, bakkal, büfe, market, berber, boyacı sahibi kaç kişi, çalışanından vazgeçtim KENDİ PRİMİNİ tam yatırıyor? Adam kendi geleceğini, kendi hakkını mı gaspediyor sizce? Sırf bu yüzden bağkur kanununu değiştirip zorunlu kademelendirme getirdiler. Kendi sigortasını yapan bile asgari prim miktarını yatırıyor. Çünkü devlete güveni yok.
Gönül ister ki ülkemizde hep bahar olsun, çiçekler açsın, kelebekler uçsun vs. vs. Ama böyle bir şey yok. Siz insanlara ekmeği zor buldukları yerde niye kek yemiyorsunuz diye hesap soruyorsunuz. Farkında olmadığınız bir gerçek var. Konu sadece prim konusu da değil. Türkiye'deki kurumların çoğu görece olarak yeni, 8-10 yıllık kurumlar. Bunların çalışanları örneğin 25 yıl sonra emekli olduklarında işyerinin kaç para kıdem tazminatı ödeyeceğini biliyor musunuz? Çoğu kurum için iflas gerekçesidir bu! Değil kar, ciroları bile bu ödemeleri karşılayamaz.
Yanlış anlaşılmasın! Ben ne çalışanların haklarının yenilmesini savunuyorum, ne de haksızlık yapılmasını... Sorunların temelinde sistemin hatalı kurgulanmasının yattığını söylüyorum. Devlet hem işverenine, hem çalışanına karşı bu kadar acımasızken siz duygu sömürüsü yaparak "vay efendim çalışanların geleceğini çalıyorsunuz" falan edebiyatı yapamazsınız. İyi de işverenlerin geleceği ne olacak? Ayı doğrultmaya çalışırken stresten mide kanaması geçirenler var benim bildiğim.
***************
Şimdi sanıyorum size davulun sesi uzaktan hoş geliyor, o yüzden herkese bol keseden yükleniyorsunuz. En kaliteli eğitim olsun, en iyi şartlarda kurumlar olsun, 8 seans değil 18 seans eğitim olsun, sertifikalı olmasın doktoralı olsun, suyundan da olsun, tanesinden de olsun... ama fiyatı da sudan ucuz olsun.
Nasıl olacak ki bu?
Yukarıda Demirel'in adı geçmiş. Meşhur bir lafı var: "Petrol vaadı da biz mi içtik?" demişti rahmetli. Bu da ona benziyor.