Bu işin çözümünü derneklerde falan aramayalım hiç...
Derneklerin pasif kaldığını düşünmüyorum. Bence ellerinden geleni yaptılar ve yapıyorlar. Ancak sektörel bir güç olamadığımız için, cümrümüz kadar yer yakabiliyoruz.
Artık herkes bu sektörün büyük çoğunluğun umursamaz, vurdum duymaz, dünyadan habersiz, kaygısız kurumlardan oluştuğunu sanıyorum görmüştür. Yani Nasreddin Hoca'nın fil hikayesi gibi, sektördeki kurumlara güvenip de yola çıkan, bir süre sonra arkasında kimsenin olmadığını görür.
Ancak, tüm umutlar kaybedilmiş midir? Hayır!
Bu sistemi zorlaya zorlaya getirecekler. Vazgeçilmesi için 2 olasılık var. 1.si hukuki yollar ki benim hala umudum var. Er veya geç Danıştay bir karar vermek zorunda... AB ve kendi içtihatına aykırı bir karar mı verecek, yoksa siyasi iradeye mi uyacak hep birlikte göreceğiz.
2. olasılık ise, sistemin doğru düzgün işletilememesine yol açabilecek zorluklar. Bunları nasıl aşmayı düşündüklerini bilmiyorum. Ama ilk ay uygulamalarda nasıl bir strateji izlendiğini göreceğiz.
Atladığımızı düşündüğüm çok önemli bir konu var. VELİLER!
Şu ana kadar veliler bu mücadelenin hiç bir yerinde yer almadığı gibi, devreye de sokulmadı. Ben öyle kurumları 1 hafta kapatalım falan gibi radikal önerilerde bulunmayacağım. Ancak, en azından velilere herhangi bir nedenle sisteme girilemeyen seans ücretlerini kendilerinin ödeyeceği söylenirse sanıyorum bizler kadar onlar da bu uygulamaya karşı çıkacaktır. Tabi beleşe bol seans verilen bir sektörde böyle bir şey nasıl uygulamaya geçebilir ondan da şüpheliyim.
Eninde veya sonunda bu sistemi dayatacakları açık olduğuna göre, yapılması gereken şey bu süreci olabildiğince az zararla kapatmak, hatta bu krizi mümkünse bir fırsata dönüştürmek. Yıllardır şikayet ettiğimiz seans sınırlaması, zorunlu eğitimci, aylık program vs. gibi abuklukları belkide bu şekilde aşma imkanımız olabilir. Bunu da dikkate almak lazım.
*************
EK:
Sanıyorum bir yanılgıyı da düzeltmek lazım. Cihazla ilgili MEB'in açtığı bir ihale falan yok. Onlar ihaleyi kendi sistemleri için açtılar. Ancak şu var ki, kullanılacak sistemle ilgili yayınladıkları yazıdaki teknik özellikler aleni bir şekilde bunun söz konusu firma tarafından hazırlandığını ortaya koyuyor.
Yani, hodri meydan... dileyen tamamen aynı özelliklerde cihazı başka firmadan 200TL'ye temin edebilirse alsın, kullansın.

Açık konuşmak gerekirse bu çok imkansız da değil. Çindeki üreticiler teknik özellikleri verilen ürünleri sizin talepleriniz doğrultusunda üretip verebiliyorlar. Elbette bu bir kaç cihaz için yapılamaz. Ama dernekler bu işi 1000-2000 cihaz için yapabilir.
Böyle bir durumda nasıl bir kıyamet kopar onu da pek tahmin edemiyorum.
Not: Aslında cihaz çinde de pek ucuz değil. En uyduruğu 250$'dan başlıyor. Neden 30-40$ maliyetli parmak izi sistemi yerine hem uygulaması zor, hem de maliyeti yüksek damar tanımanın tercih edildiğini bilmiyorum.