BAŞLIK: DAMAR OKUMA

türkiyem yazan:

Sayın Barış'a katılıyorum, gerçekten bu yükün altın dan kalkmaları çok zor. Sayın Murat Çolağın da dediği gibi ''Bürokratlar devleti zarara uğratmakla bu sektörü felç etmek arasında gidip geliyorlar.'' Sonuç itibariye neresinden bakarsak bakalım sonuç zarar. Ve bunun sorumlusu bizler değiliz. Bizleri hiç dikkate almayan yönetimdir. Ve bunun hesabını enin de sonun da vereceklerdir. En azından öyle olmasını ümit ediyorum.
Bu ara da sizler de aileler açısın dan durum ne vaziyette? Bizimkileri aldı bir telaş. Bu güne kadar pek oralı değildiler ama simdi kendilerine dokunmaya başlayınca, bugüne kadar bizlerin anlatmaya çalıştığımız konuları onlar dillendirmeye başladı.
Bizim de önerimiz, Aileleri BİMER ve MEB e yönlendirmek ve sorularına cevap aramalarını istemek. Bugüne kadar bizi dinlemeyen bürokratların aileleri ne kadar ciddiye alacağını bilmiyorum ama en azın dan bize sundukları suistimal mazaretlerini onlara sunamıyacaklar.
Bence ailelerin duyarlılıgının yüksek olduğu bu dönem de bu konuları detaylı olarak anlatmak ve harikete geçirmek diye düşünüyorum. BİMER ve MEB dışında neler yapabiliriz açıkcası şu anda bilemiyorum.

Avuç içi okuma sistemine şimdilik reh.mer.de personel bazında geçilebilecği düşüncesindeyim.iki el okutulma zorunluluğu bulunduğu için tek taraflı Hemiparazi bile olsa engellilerimizin avuçları okunamıyor,bu durumdaki engelli aileri çağrılıyor aile üyeleride çocuğumuz sadece fiziksel engelli 19-20 yaşında kendisi gidip gelebiliyor kamuda personeliz izin verilmiyor diyorlar..Sistem kullanıldıkça tahmin edilemeyen aksaklıklar çıkacğı kesin.

Ben de sayın Barış gibi erteleneceğini düşünüyorum . Henüz Ramlar tamamlayamadılar kaldı ki 1700kuruma alt yapıyı hangi arada tamamlayacaklar.

mayısta uygulama başlayacak, ağustos 2014'e kadar geçiş süresi verilecek, 4 ay meb ve ramlar kendini ve kurumları sınayacak; eylül 2014'te cihazın okuduğu damar kadar fatura kesilecek, hazırlığınızı buna göre yapın... tıpkı nasrettin hoca'nın eşeğini önce kaybedip sonra bulması gibi birşey olacak...

sayın huzun un dediği gibi bir ihtimal eylül de damar okumayla faturalar kesilecek yada 2015 mayısa ertelenecek bu iki ihitmalden biri kesindir arkdaşlar... ama çoğu kurumlar yaşanılan aksaklıklardan dolayı da batacak... şimdi umurlarında değil ama geldiği zaman burada bağıra bağıra yazarlar neden böyle diye... tabi iş işten geçmiş olacak.. ve bunu söylüyeyim zamanla kurumların yüzde 70 i kurumları kapatır eğer tahmin edilen aksaklıklar olursa ve esneklik getirilmezse bir düzenleme getirilmezse ( kurumlar bırakın aylık fatura kesme peşine düşmeyi !!!! , günü kurtarmak sizi bitirir bakın zaten her yıl küçülüyoruz ama bunun farkında ble değil çoğu kurumlar... bakanlarla görüştük yada başbakanla görüştük diyen arkdaş !!! ne zaman görüştünüz kurumlar adına , yoksa derneğin ağzıyla mı konuşuyorsunuz.. derneğe üye olan arkdaşlar peki neden dernek sizi aydınlatmıyor bu konuda!!!!

Bazı kurum sahipleri bu sistemin gelmesiyle kendilerinin çekeceği sıkıntıları gölgeleyerek, engelli bireylerin mağdur olacağı konusunu ön plana çıkarmaları hiç inandırıcı gelmiyor. Çünkü bu kurumları açtınız, emekler verdiniz, paralar harcadınız ve nihayetinde az ya da çok para kazanıyorsunuz.

Yani sözün kısası hiçbir kurum hayır için açılmış bir kurum değil. Ticari bir kazancı olmayan gönüllü olarak yapılan bir iş ortada yok. Bu sebeple engellinin mağdur olacağı konusu ikinci sıkıntınızdır.

Peki, bu sistem mevcut yönetmelikle gelirsese kurumlar şu aşamada neler yapabilir?

Kurumlar bu aşamada kendi çıkarlarını ve faaliyetlerini bir kenara bırakarak bu sistem bu yönetmelikle birlikte gelirse engelli bireyin kendisinden kaynaklı sıkıntıları neler olabilir, bu bireyler hangi durumlarda eğitim almalarını engelleyecek sıkıntılar doğabilir bunlar hakkında öngörülerde bulunarak analizler yapmalı ve bunları raporlaştırmalıdır.

Örneğin; engelli bireyden ve ailesinden kaynaklanabilecek düşündürücü bir sorundan bahsedeyim. Birey 15 yaşında ve sadece ellerinden kaynaklı fiziksel engeli var. Ellerindeki problemden dolayı damarları tanımlanamadı bu sebeple annesinin avuç içi tanımlaması yapıldı. Bu bireyin annesi ve babası çalışıyor, çocuk eğitime sadece kendisi geliyorsa yapılacak işlem ne olacak? Ya da sürekli annesiyle geliyorsa annesi bir rahatsızlığı olduğunda babası getirdiğinde yapılacak işlem ne olacak? Bu tarz durumlarda parasını alamayacağınız için bu çocuğa eğitim vermeyeceksiniz ve engelli birey mağdur olacak. Eğitim alacak birey kuruma gelmese zaten eğitim vermedik ancak birey kuruma geldi ama sisteme girişini yapamıyoruz?

İşte yukarıda yazdığım örnek gibi engelli birey ve ailesinden kaynaklı teknik sorunlardan dolayı oluşabilecek mağduriyetler neler olabilir bunlar düşünülerek raporlaştırılmalı. Oluşturulan bu raporlar devletin ilgili tüm kurumlarına yollanmalıdır. Bu raporların dikkate alınacağını düşünüyorum.

Ancak bu mağduriyetlere kurumlardan kaynaklı sıkıntıları katmamalısınız. Yani servisimin lastiği patlarsa, servisim yarım saat gecikirse, kurumda elektrikler kesilirse gibi sorunları devlete iletirseniz bu konular üzerinde devletin duracağını zannetmiyorum. Servise kendi sorunun, elektriğe de jenerotör al diye cevap verileceğini düşünüyorum.

Yani bu sistemi oluşturanların engelli birey temelli teknik sorunların haricinde kurumların sıkıntılarını dinlemeyeceğini düşünüyorum. Bu sebeple ilgili kurumlarla görüşme ve yazışmalarınızda sadece yukarıda bahsettiğim oluşturacağınız teknik raporları ön plana çıkarmalısınız.

egitimx yazan:
Sayın egitimx,

Ne kadar hoş şeyler yazıyorsunuz...

Devlet bugüne kadar bırakın yazılan raporları, mahkeme kararlarını bile dikkate almadı. Bugün getirilmiş olan uygulamaların büyük bir çoğunluğu 2007'de Danıştay tarafından iptal edilen genelgenin içeriğidir.

Bakın şimdi; kurumların çıkarıyla ilişkili olan her şey, doğrudan çocukların da çıkarıyla ilgilidir. Eğer kurum para kazanırsa doğru dürüst hizmet sağlayabilir... kazanamazsa başvuracağı tek yol hizmeti sınırlandırmak ve kalitesizleştirmektir.

Şimdi jeneratör gibi bir şeyden bahsetmişsiniz. Ortalama bir jeneratör 20-30 bin TL. Hadi onu geçtik de, cihaz bozulursa ne olacak? Sizce merkezi Ankara'da olan bir firmanın teknik elemanı 15 dakika içinde şırnakdaki kuruma ulaşıp gerekli teknik desteği sağlayabilecek mi?

Bizim dile getirdiğimiz şeyler bunlar... Bunu Sağlık Bakanlığı bile hala yapamadı! Şimdi biz başlayalım da, göç yolda düzelir mantığıyla hareket etmek ne kadar doğru?

***************

Şimdi MEB dese ki; çocuk gelsin de ne zaman gelirse gelsin, sen de eğitimini ver! O zaman damar tanımaya ilk ben gönüllü olurum. Peki söyler misiniz, böyle bir uygulamada devletin zararı nerede? Usulsüzlük, sahtekarlık nerede? Sakınca nerede?

MEB bu sorulara bizi tatmin edecek bir yanıt verebilir mi?
Aha ben kalıbımı basıyorum, mantıklı bir yanıt verecek tek kişi çıkmayacaktır. Çünkü bunun mantığı yok!

Yönetmelik çıkarken dedik ki, "yahu biz niye ay başında program verip sonra ona uymak zorunda kalıyoruz... bir sürü değişiklik oluyor ve her seferinde bildirmek zorunda kalıyoruz". Buna verilen yanıt: "Kurumlar planlı çalışmaya alışsınlar" oldu. Yani bize işimizi öğretmeye kalkan veya terbiye etmeye çalışan bir yaklaşım var.

Sonra siz diyorsunuz ki; raporlarınız dikkate alınır!

Alınmıyor arkadaşım!

Sanıyor musunuz ki, damar tanıma tek sorundur? Başka sıkıntılar hiç dile getirilmemiştir? Raporlar verilmemiştir? Yüzyüze görüşmeler yapılmamıştır? 7 yılda hangi rapor dikkate alınmış ki bundan sonrası dikkate alınsın?