Sayın Arkadaşlar;
Bu yazdıklarım herhangi bir belgeye dayanmamaktadır.

Tamamen kendi düşüncelerimdir.
Dernekler temelde, bu damar tanıma sistemini istiyorlar. Çünkü bu yolsuzluk hikayelerinden iyice bunalmışlar, görüşmelerde sürekli aynı konuların önlerine çıkartılmasından sıkılmışlar. Bakmayın siz Danıştay da açılan davalara, sanırım o bir gazla veya bizlerin gazını almak içindi veya yapalım bakalım ne olacak gibi bir şeydi.
Kısacası; damar tanıma ile ilgili derneklerden hiç bir şey beklemeyin.

Taban olan bizler bir şeyler yapabilir miyiz? Kesinlikle birşeyler yapmalıyız. Fakat kesinlikle birşeyler yapamamayız.

Yanı başımızda ki kurumlar kuyumuzu kazarken kime güvenip de yola çıkacağız? Kime güvenip de omuz vereceğiz?
Damar tanıma;20 Mayısa büyük olasılıkla yetişmeyecek.2014 ün Eylül veya Ekim aylarında ya da 2015 in Ocak ayında kesinlikle gelecek.Yani nur topu gibi bebeğimiz olacak.

Bu makinenin parası 500 dolarken,bakalı bize kaça satacaklar? Bu süreçte sakın derneklerden bir şey beklemeyin.
Yakında son model KAYNATMA yöntemi ile özellikle Türkçe-Matematik modülündeki çocukların eğitimlerini okulda verebilme ihtimalleri çok yüksek. Üstelik buna karşı pek de yapabileceğimiz bir şey yok. Sonuçta sertifika programları...Bu durumda da bence derneklerden pek bir şey beklemeyin.
Hepimizin siyasi görüşü var.Bunları yazarken de propaganda amacında değilim. Fakat siyasi veya bürokratik bu anlayış yönetimde kaldığı sürece, bizi hiç mi,hiç iyi şeyler beklemiyor. İnanın süreç içinde canımıza ot tıkayacaklar...O yüzden herşeyi çok iyi düşünün.
Dernekleri sonuçta içimizden çıkan arkadaşlar yönetiyor.Biz ne kadar aktifsek onlarda o kadar aktif.
Yani demem o ki, kabahatin çoğu bir şekilde BİZDE.
Diğer taraftan ise içimizde ki adiler, şerefsizler yok mu? Var. RAM larla işbirliği yapanlar(para ilişkisi),velileri yalanla dolanla kandıranlar, velilere para verip ders vermeyenler, diploma kiralayanlar... Allah onları bildiği gibi yapsın...
Hepinize sağlıklar ve kolaylıklar dilerim...