Bu tartışmayı gündem dışı, anlasız ve sonuç vermeyecek bir şey olarak gördüğüm için pek fazla müdahil olmak istemiyorum. Yine de dayanamayıp bir kaç şey söylemek isterim.
Sevgili Ali Galip Dursen ABD'de yapılan bir değerlendirmeyi buraya eklemiş. Hızlıca okudum. Amerikan sistemi bizden oldukça farklı olduğu için bize uyan tarafları da var, uymayan tarafları da...
Öncelikle sertifika programı hakkında kişisel fikrimi belirtmek isterim. Sertifika denilen şey bir kandırmacadan başka bir şey değil. Hiç bir zaman tasvip etmedim, onaylamadım. Ama onaylamadığım diğer konu ise bu işin olmazsa olmazı özel eğitim öğretmeni mantığıdır.
Bu alanda 21 yıl bitti, 22. yıla başladım. Özel eğitimle tanışmamın üstünden ise yaklaşık 25 yıl geçti. Bugüne kadar gördüğüm şey, bu alanda sınıf öğretmeni de dahil olmak üzere çok çeşitli alanlardan, mesleklerden pek çok kişinin çalışabileceğidir.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon dediğimizde sadece çocuklara okuma-yazma, matematik vs. öğretmekten bahsetmiyoruz. Bu çocukların yaşama entegre edilmesinden bahsediyoruz. Örneğin -bunu yapabilecek bir bireye- araba kullanmayı öğretmeniz gerekse bunun için özel eğitim öğretmeni mi kullanacaksınız?
Bu tümüyle yanlış bir mentalite, yanlış bir mantıktır.
********
Burada sık sık doktor örneği veriliyor. Çoğu kişi benim eğitimci olduğumu zannediyor ama ben Tıp doktoruyum. Verilen örnekler de ne yazık ki genelde yanlış. Öncelikle Tıp fakülteleri 4 yıl değil, 6 yıldır. Fakülteden mezun olan bir doktor hekimlikle ilgili her türlü bilgi ve donanıma sahiptir ve akla gelebilecek her türlü hastalığa bakabilir, tedavi edebilir.
Uzman doktorluk, yani ortopedist, kadın doğumcu, kulak burun boğazcı vs. olmak lisans üstü eğitimdir. Yani bir mühendisin köprüler konusunda master yapıp, köprü uzmanı mühendis olması gibidir.
Bu yönüyle Sınıf öğretmenliği ve özel eğitim öğretmeniliğini biri diğerinin yüksek lisansıymış gibi lanse etmek yanlış bir mantık ve algıdır.
Kaldı ki, ülkemizde dahil olmak üzere pek çok az gelişmiş ülkede, personel yetersizliği ve ekonomik nedenlerle ara sağlık personeli belli doktorluk faliyetleri için kullanılmıştır. Örneğin sıtmayla savaş için yetiştirilmiş doktor olmayan kişiler kullanılmıştır. Hindistanda en sık görülen 10-15 hastalığı teşhis ve tedavi edebilmek için yetkilendirilen doktor olmayan sağlık personeli yetiştirilmiştir.
Yani, sertifika veya ara eleman yöntemleri yanlış uygulamalar, yöntemler değil, gerektiğinde başvurulabilecek yöntemlerdir.
*************
Diğer taraftan, özel eğitim ve rehabilitasyon, daha önce de belirttiğim gibi tek bir meslek grubunun himayesine verilecek bir alan değil, bir ekip işidir. Burada bahsi hiç geçmeyen müzik, beden, el sanatları vs. gibi alanlarda yetişmiş kişilere gerek yok mu sizce? Benim -sertifikalı değil- özel eğitim yüksek lisanslı beden öğretmenim var. Ama imzası beş para etmiyor.
İşi imzaya indirgediğimizde işte böyle yanlış yerlere varıyoruz.
Hepinizin bildiği gibi, yakın zamana kadar özel eğitim yüksek lisanslı başka meslek elemanları kurumlarımızda çalışamıyordu. Adam üniversitede hoca olmuş, özel eğitim öğretmenini yetiştiriyor ama MEB'in gözünde kıymeti yok.
***************
Lafa ABD'den başladık, ABD'den bitirelim. Orada sıkça kullanılan bir yöntem "Heyet Onaylı" (Board Certified) meslek elemanlarıdır. Örneğin bir hemşire isterse heyet sınavına girerek, yeterli görülürse doktor gibi çalışma hakkına sahip olur. Hasta muayene edip, reçete yazabilir. Eğer sertifika veya diğer diplomalı meslek elemanlarından bu kadar rahatsızsak ülkemizde de benzer bir sistem uygulanabilir.
Sertifika verilmesin veya sertifikalılar çalışmasın demek bir çözüm değildir. Özel Eğitim Öğretmenlerinin ZORUNLU tutulması zaten sorunun temel kaynağıdır. Bunun bir ekip işi olduğu akıldan çıkartılmamalı, ekip olarak çalışılabilmesine olanak sağlayacak bir alt yapı hazırlanmalıdır. O zaman sertifikalısı da, sertifikasızı da, özel eğitim öğretmeni de, psikoloğu da, adı neredeyse unutulmuş Çocuk Gelişimcisi de kendi yerini bulur.
Sürekli sertifika tartışması yapan arkadaşlarımız bugün bebeklerle çalışabilecek yegane meslek elemanının yetişmiş Çocuk Gelişimciler olduğunu, Özel Eğitim Öğretmenlerinin bile bu konuda yeterli alt yapısı olmadığını nedense görmezden geliyor.
Bugün bahsi bile geçmeyen Sosyal Çalışmacıları, Aile danışmanlarını da unutmamak gerek. Ama aklımız fikrimiz "kimler imza atabilir" veya yüce Mebbis tarafından onaylanabilir kısmına takılı kaldığı için bu tür kısır tartışmalara kısılıp kalıyoruz.
Neyse... Bu tartışma daha çok sürer. Ben bölmeyeyim, siz devam edin.