BAŞLIK: 2020 ZAM ORANI

havadabulut yazan:
Üzerimize düşen nedir?

Kim karar verdi üzerinize düşene, siz mi?

Kurumların üzerine düşenleri belirleme kurulu oluşturdu da çalışan, bizlerin niye haberi yok??

Öğretmen eğitimine, diğer personel işine, kurum sahibi de işeyişini en iyi seviyeye getirmeye odaklıdır.

Ha, söyleminiz bu şekilde çalışmayan “ticarethaneler” se, eğitimciyseniz ne işiniz var orada?

Sözün özü; asgari ücrete öğretmen çalıştıran kurucunun bu sektörde yeri yoktur. Merdiven altı işletmelerle eğitim kurumunu ayırt edin lütfen!

Son 3-4 senedir bizlerde zorluk çektik ancak bu, asgari ücretin çok hızlı artması, pahalılığında bu doğrultuda atmasıyla istemsiz aradaki makas daraldı. Ancak, eğitimcisinin-eğitimin değerine inanan hiçbir kurucu arkadaşımın asgari ücret olgusuna öğretmen çalıştırdığını düşünmüyorum.

Bizler ise aradaki makas aralığını açıp, hak ettikleri seviyeye ulaştıracağımız için mutluyuz. (Tabi sözleşme yenileme zamanlarında )

devlet kurumlarında ücretli öğretmenlerin asgari ücretin altında çalıştığını bile bile en zor şartlarda bile böyle birşeye tenezzül etmeyen kurumlar en az yüzde 95 dir.. hatta bu oran yüzde 99-100 olduğuna inanıyorum.. ama tabi burada kılavyadan herkes her istediğini yazıyor maalesef...

Sayın tartanç alkışı ve yemeği hakketti.

Dileyin sayın hocam

Estağfurullah hocam. Teşekkürler.

türkiyem yazan:
Aynen öyle. Yazmış olmak için yazıyorsunuz sizde mesela. Şu zihniyeti bırakın artık. Algınızda sorun olduğunu düşünmüyorum, bu yüzden anlamakta zor olmaz sanırım. Ücretli öğretmenlerin çoğunluğu ÖĞRETMEN değildir. Gerekli eğitim, meslek bilgisi donanımına sahip değillerdir. Ayrıca bunun hesabını daha önce de konuştuk. Ders başı ücretleri 17,21 liradır. Eğer dyk'lara giriyorsa 34,80 liradır.Kaç derse giriyorsa ona göre hesaplanır.Sizler benim öğretmenlerimin ders başı ücreti 34,80 lira derseniz haklısınız derim(160 dersten hesaplayın artık). Onu geçtim 17,21 lira yap(A)mayanlar bile var...
Ha yapabiliyorsanız da alın bir su ürünleri mühendisi, attırın derslere imza, verin istediğiniz ücreti. Kimse itiraz etmez.

Kimi nitelikten, iyi öğretmenden bahsederken kimi de bizden kötüsü de var diyor.
İşte insanların gözünde iyiyle kötüyü ayıran ifadeler bunlar. Önce zihniyeti değiştirin. Daha iyi olmak istiyorsanız, daha iyi olanları örnek göstermeniz gerekir, kötüleri değil.

Maaş düzenlenmesi konusunda da. Yorum yapmaya gerek yok bence. İyi kurumların ilk değerlendireceği konu budur. Olan iyileştirme yapmayan kuruma olur. Bir ay sonra 1000 özel eğitimci atanacak. Atamadan sonra kurumundaki iyi öğretmenleri elinde tutmak isteyen gerekli düzenlemeyi yapar. Yapmayan zaten kendi yoluna taş koyar. En az 400-500 lira iyileştirmeyle başka bir kurumla anlaşabilirler. Sözleşme dediğiniz şey de MEB'e bir dilekçeye ve ihtarnameye bakar.

Kurumu iyi yapan içindeki iyi eğitimcilerdir. İyi eğitimcilerle çalışan bir kurucu da vizyon sahibidir.

arkadaşlar merhabalar. şu forumda sayın tartanç ile birlikte bir kaç kişi daha diyebilirim ki işveren de olsalar çalışanın ve eğitimcinin halinden anlıyor ve ona göre söylemlerde, yaklaşımlarda bulunuyorlar. bir eğitimci olarak uzun zamandır bu işin içindeyim. ilk yıllarımızda meslekte ve işte yeni olmamızdan ötürü kurum sahipleri tabiri caizse bizi hor kullandılar. bugün artık öyle bir yerde değiliz; iş ahlâkı, iş etiği, iş kanunu, yönetmelik, usul, erkan, yönetim, işleyiş bilen insanlarız. bugün bizi hor kullanamıyorlar belki ama bir yerlerde benim başka bir meslektaşım heba ediliyordur, bunu biliyoruz. geçen yazdığımla alâkalı da yine aynı şeyleri söylüyorum. devlet özel eğitimi desteklemek açısından üzerine düşeni yaptı ama kurumlar eğitimciyi ve çalışanları desteklemek için üzerine düşeni yapacak mı? ki bu çok güç bir ihtimaldi her zaman. öncelikle sayın tartanç'a ve bir kaç değerli arkadaşımıza burada ve aramızda oldukları için teşekkür ederim. umarım sizler çoğalırsınız. iyi çalışmalar.

Hocam teşekkür ederim. Çok arkadaşımızın bu konularda elinden geleni yapacağına inanıyorum.

Fakat hak ararken özellikle sosyal medyadan çok ağır küfür ve hakaret eden meslektaşlarını za bu yaklaşımın öğretmenlere yakışmadığını anlatınız lütfen. İmkanınız varsa tabi.

Değerli Kurucu ve Öğretmen arkadaşlarım,

Hepimiz yapılan zam oranından son derecede mutlu olduk. Kurucu arkadaşlar burada sevinçlerini paylaştılar. Ben de mutlulu oldum...

Ancak bu zam oranının sektöre muhtemel yansımalarını da doğru değerlendirmek gerekir. Bunun yeterince yapılmadığını görüyorum.

Oysa bu son zam oranından sonra, Kurumlar arasında başından beri mevcut bulunan ve yıllar içinde reel kazançlardaki kayıplar yüzünden bir nebze durulan "REKABET" tekrar alevlenecektir.

Tüccar Zihniyetli kurumlar çocuk sayısını arttırmak, eğitime ve öğretmenine önem veren kurumlar da mevcut durumlarını koruyabilmek için;

-Kömür, Altın yardımları,
- Hastane Raporu çıkarma,
- Kurumlar arası öğretmen transferleri vs uygulamalar üzerini adeta benzin dökülmüş bir şekilde yeniden alevlenecektir. Tüccar zihniyetli kurumlar bu zam oranından çok daha fazlasını kazanırken diğer taraftan iyi niyetli kurumların da tam tersine elinde bu zammın çok azı kalacaktır.

Sektörde öğretmen sayısı az olduğundan, bu zammı öğretmenine yansıtmak isteyen iyi niyetli kurumun personeline yapacağı zam, onları Tüccar zihniyetin tranfer etmesine engel olamayacaktır.

Bu zam oranının çocuklarımızı nasıl yansıyacağı ortadadır. Bir Rapor Yılı Süresince 4 kez kurum değiştirmesi mümkün olduğundan çocuk eskisinden çok daha fazla kurum değiştirmek zorunda kalacaktır. Hem çocuğu, hem de çalışanı daha mobilize olmuş bir sektör ortaya çıkacaktır. Bu durumun eğitime olası yansıması ortadadır.

Kamera denetimi rasyonel bir denetim aracı olmadığından, TÜCCAR ZİHNİYET voleyi vuracaktır. İyi niyetli kurumlar da neden kamera denetimi yapılmıyor diyerek söylenmeye ve talepte bulunmaya devam edecekler.

Bu sektörün asıl sorunu başından beri KENDİSİ ENGELLİ OLAN bir SİSTEM ile yönetilmesidir. Bu sistemde çocuk bir ticari metadır. Tüccarın rant sağladığı, öte taraftan iyi niyetli kurumların Kamuoyu nezdinde oluşan "HIRSIZ" algısına katlanmak zorunda kalarak evlerine güç bela kazanıp ekmek götürebildiği bir sektördür.

Buradan önce Derneklerimize sesleniyorum.

Kurumları bir birlerine adeta düşman etmiş tüccarlığı dayatan bir sistemle sağlıklı bir sektör haline gelemeyiz. Büyük gayretleriniz sonucu elde ettiğimiz zammın da nasıl sonuçlar vereceğini yukarıda ifade ettim.
Bizim sorunumuz başından beri sistemdi. Zaten sistem düzgün olsaydı kamuoyunda hakkımızdaki olumsuz algı oluşmaz, gelirlerimiz de azalmazdı. Sistemin nasıl sağlıklı hale getirilebileceğini sizlere sundum. Üstelik çözümün arkasında olduğumu da ifade ettim. Ancak ne tartıştınız, ne de tartıştırdınız. O çok eleştirdiğiniz MEB Bürokratları bile ilgilendi ama siz ilgilenmediniz.

Derneklerimizi hala ve sabırla bu çözüm önerimi değerlendirmeye davet ediyorum.

Sayın Bakanlığımıza seslenmek istiyorum.

Tüm kurumların kameralı ya da yüz tanıma gibi sistemlerle denetlenme mecburiyetinin doğması sistemin mahzurlu yönlerinden kaynaklanmaktadır. Yanlışları düzeltilip, eksiklikleri gidermek yerine çözümü salt kamera, Yüz Tanıma gibi sistemlerle sağlama yoluna gitmenin çocuklarımıza zarar getirmekten öte bir şeye yaramayacağı ortadadır.

Kamera hem teknik olarak mümkün değil zira bir kurumun ödenek alabilmesi için tüm seanslarının denetlenmesi gerekiyor, hem de adil olmaz. Yüz Tanıma sistemi suistimallerle birlikte eğitimi de ortadan kaldıracaktır. Çünkü kurumlar eğitimi bir kenara koyup, çocukları sisteme tanıtma mücadelesine düşeceklerdir.

Nasıl olsa suistimaller bitti, varsın eğitim de bitsin mi diyeceğiz! Yıllarca SEBEPLERİ çözeceğinize hep SONUÇLARI çözmeye çalıştınız.

Bir çok bakımdan mahzurlu olan bu sistemin nasıl doğru düzgün işleyebileceğini bir RAPOR halinde tarafınıza sundum. Sistem doğru düzgün işlediğinden "GELMEYEN ÇOCUĞU" istediğiniz zaman biz kurumlar söyleyebiliyoruz. Olabilecek suistimaller şimdiki gibi çoğunluk tarafından değil, olması gerektiği gibi MÜNFERİDEN yani marjinal seviyede olacaktır. Yüz Tanıma Sistemini bu şekilde aksaklıkları düzeltilmiş olarak sisteme uygularsanız, o taktirde, bu münferit olan suistimaller de ortadan kalkar. Suistimal yapan kurumu para cezası dahi uygulamadan, RUHSAT İPTALİ şeklinde doğrudan kapatırsınız.

Böylece hem Bakanlık olarak bu işi düzgün yönetirsiniz, hem bu çocukların daha iyi eğitim almasını, hem de bu kurumların işlerini düzgün bir biçimde yapabilmelerine olanak verirsiniz.

Son olarak Değerli Öğretmen arkadaşlarıma seslenmek istiyorum.

Sektörün ilk yıllarında okuldaki meslektaşlarınız aldığınız ücretlere imrenirken, şimdi siz onların ücretlerine imreniyorsunuz. Daha iyi ücretleri hak ettiğinizden hiç bir şüphem yok. Ancak bu sorun göründüğü gibi sadece Bakanlıkla biz Kurumların değil, en başta ÇOCUKLARIMIZIN ve tabi sizlerin de sorunu. İlgisiz kalmayın lütfen.

Nihayet, işte güzel zammın sektöre muhtemel yansıması böyle olacaktır.

Herkesi Selamlıyorum