FORUM HAKKINDA ÖNEMLİ NOKTALAR
Lütfen Dikkat Edelim
* Yeni konu (başlık) açarken, kategorimizi doğru seçelim ki ihtiyacı olan diğer kayıtlı- kayıtsız kullanıcılarımız konuları bulmakta zorluk çekmesin.


* Lütfen Caps Lock açıkken yani büyük harflerle gönderi atmayalım.


*Ekleyeceğiniz dosyalarınızın, bilgisayarınız tarafından virüs taramasını sorunsuz geçtiğine emin olun. Eğer emin değilseniz ekli dosyanızı 3. parti linklerle ekleyebilirsiniz.


*Tüm dünyanın kullandığı en güvenli resim yükleme araçlarını kullanarak, dosyalarınızı tamamen ücretsiz yükleyip link kullanarak yayınlayabileceğiniz siteler:
http://thumb.it/
http://imageshack.us/
Hoş geldiniz, Ziyaretçi
Kullanııcı Adı: Şifre: Beni hatırla
Forum kuralları dahilinde bulunan her konuda yazışabilirsiniz.

BAŞLIK: SİSTEME ALTERNATİF

SİSTEME ALTERNATİF 31 Mar 2015 00:59 #73

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Derneklere çağrı yapalım sözünüze karşılık "var öyle bir düşünce" diye yanıt vermiştim. Yani, diğer derneği bilmesem de Özerkder'in bir çalıştay yapma gibi bir arzusu, düşüncesi olduğunu biliyorum.

Fikir savunma kısmına gelince, bunu bir karşıdakini ikna çabasına dönüştürme fikrinize sıcak bakmıyorum. Elbette herkes kendi fikirlerini ileri sürebilir, bunları kabul ettirmeye çalışabilir, haklı gerekçeler ortaya koyabilir ama prensipte doğru bir tanedir.

Tartışmaktan kaçmadığımı burada yazdığım yazılardan anlamış olmalısınız. Ancak, önerilerinizin detayına inmeden önce, çözümün temel prensiplerini tartışmamız gerektiğini söylemiştim. 2 seçeneğimiz var:

1. Özel sektör gibi çalışmak
2. MEB'in taşeronu gibi çalışmak

Bu ikisinden hangisini seçeceğimize karar vermeden altını doldurmamızın bir önemi de yok.

Sizin öneriniz temelde MEB'in kurumlara çocuk başına belli bir ödemeyi garanti etmesi, buna karşılık sizin de MEB'e belli sayıda seansı garanti etmenizden oluşuyor. Ayrıntıda birleştiğimiz yerler olsa da işin niteliği, ücreti, miktarı başkalarınca belirlenen durumda altını neyle doldurursanız doldurun yaptığınız şey taşeronluktur.

Benim önerdiğim şey ise "özel sektör" olmanın sorumluluklarını ve yükümlülüklerini taşımaktır. Elbette, önerdiğim şey kısa vadede kayıplar yaşatabilir. Ama uzun vadede daha sağlıklı bir alt yapı oluşturacaktır. Ben bu fikirlerimi şimdi değil, 2006'da 6+2 seans zorunlu tutulduğunda dile getirdim ve seans sayısının MEB tarafından belirlenmesinin yanlış olduğunu, bunu kabul etmenin ileride başımıza büyük dertler getireceğini iddia ettim.

Ne çare ki üzülerek haklı çıktım.

Şimdi siz; hangi sistem uygulanırsa uygulansın yarın 8+4 yerine 18+24 olacak derlerse sizin önerdiğiniz sistemde bir çözüm oluşturabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Ya yapacaksınız, ya batacaksınız! Ama yaparsanız yine batacaksınız.

Peki MEB'in yarın 18+24 demesine engel bir durum var mı? YOK!

***************

Şimdi gelelim önceki yazdıklarınıza...

1. Ben velinin eğitim alıp almaması MEB'in sorunu değildir demedim. Tam tersine, bizim sorunumuz değil, MEB'in sorunudur dedim. Evet, bizim sorunumuz değildir. Biz hizmet sağlayıcıyız. İşimizi yapıp paramızı alırız. MEB derse ki hangi aileler gelmedi, çıkartıp listesini verebiliriz. Gerisi bizim sorumluluğumuz değildir.

2. Demişsiniz ki; "Çocuğuna eğitim vermek istiyorsa getirir istemiyorsa getirmez. Sizin Rehabilitasyon merkezleri olarak tüm gayretinize rağmen veli eğitimsiz hatta mental sorunu bile olsa çocuğu eğitime getirmiyorsa, hatta sizdeki kaydını sildirip bir başka kuruma kayıt yaptırmak istese de yapacak bir şey yok."

Ben böyle bir şey söylemiyorum. Sorumluluk bizde değildir diyorum. Yazdığınız şey son derece tehlikeli! Biz SHÇEK değiliz! Ülkedeki tüm engelli çocukların, hatta anababası mental engelli olanların, hatta getirip götürmek istemeyenlerin yükünü ve sorumluluğunu taşıyacak olan biz değiliz!

Sosyal devletler bunların önlemini almak zorundadır. BİZ önlem almak zorunda değiliz. Bizler ticari kuruluşlarız. Dernek, Vakıf, hayır kuruluşu veya devletin yetkili organları değiliz. Böyle bir sorumluluğa talip olmak bizler için son derece sakıncalıdır.

****************

Bakın benim yadıklarım tek bir cümleyle özetlenebilir. Bıraksınlar özel sektör olalım! Devlet neyi kontrol edecekse, kime eğitim aldıracaksa, kimi takip edecekse etsin. İster mental retardasyonu olan velinin çocuğuna eğitim aldırsın, ister bakan çocuğuna... Bunun kararını verecek olan biz değiliz ki. Bunu sosyal devlet politikaları belirler.

Devlet sizin hangi hastaneye gideceğinize karışıyor mu? Hangisine isterseniz ona gidiyorsunuz. Bizim farkımız ne?

Sizin öneriniz bizi asla ve asla özel sektör haline getirmez, taşeronluktan kurtarmaz. Tam tersine hepimiz somun ekmeğe talim eder hale geliriz.

Basit bir soru sorayım size... Ben yeni mezun sertifikalı öğretmen çalıştırıyorum, siz üniversiteden profesörle anlaşmışsınız. Benimle bu sistemde rekabet şansınız var mı? 3 günde batar gidersiniz. O zaman nasıl daha iyiye, daha ileriye gideceğiz? Hepimiz sertifikalı öğretmenle yetinmek zorundayız.
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Son Düzenleme: 31 Mar 2015 01:03 yazan barisltd.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 01 Nis 2015 09:31 #74

  • sevgiisigi
  • sevgiisigi Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Tecrubeli Uye
  • Gönderiler: 139
  • Teşekkür Sayısı: 48
  • Başarı: -1
Önce temel bir doğruyu tespit edip sonra yazdıklarınıza cevap vereyim. Sizinle uzun uzun tartıştıktan sonra aşağıdaki mesajı yazdım. Bunu da tartışmaktan kaçındığım için yazmamıştım. Çünkü derdim üzüm yemekti, bağcı dövmek değil.

sevgiisigi:

Şimdi, mesele benim sizi ya da sizin beni ikna etmemiz meselesi değildir. Mesele bu ve varsa başka önerilerin sektör olarak değerlendirilerek acil bir çözümün bulunması meselesidir.

Bu nedenle, gelin dernekleri göreve davet edelim. Daha önce derneklere önermiştim. Akademisyenlerin, kurumların, medyanın, bürokrasi ve siyasetin katılımı ile oluşturulacak bir ÇALIŞTAY düzenlesinler, orada hep beraber tartışıp bir çözüm önerisi oluşturup KAMUOYU desteği ile çözüm sağlayalım.

Belki sektör olarak çözüm önerisi üretip iyi niyet ortaya koyabilirsek makul bir çözüme ulaşabiliriz.
Sizinde, kesinlikle derneklerin çözüm bulunması adına onları göreve davet önerime çok olumlu cevap vermenizi beklerken bakın siz ne cevap verdiniz.

barısltd:

Var öyle bir düşünce... 

Ayrıca, her ne kadar katılmasam da, sizinki gibi önerilerin çoğunluk tarafından kabul edilmesi olasılığı, benimki gibi radikal önerilerden daha yüksek. 

"Gibi" derken sizin önerilerinizi birebir kasdetmiyorum. Ama örneğin kurum kotası konulması pek çok kişinin istediği bir şey. Bana göre yanlıştır, o ayrı.  Çok hızlı bir şekilde RANT oluşturacaktır demişsiniz.

İçinde bulunduğumuz sorunun çözümü, ancak derneklerin önderliğinde, tüm kurumların birlikte çalışmasıyla sağlanabilir. Gelin dernekleri uygulanabilir bir sistemin tespiti için göreve davet edelim diyorum.

Cevabınız çok ilginç. Var öyle bir düşünce diyorsunuz.

Sonra hangimizin önerisinin kabul görüp görmeyeceğinden bahsetmediğim halde çoğunluğun sizin önerinizi değil de benim önerimi kabul edeceğini söylüyorsunuz. Çoğunluğun desteklemesi bir şeyin doğru olduğunu göstermez, kurum kontenjanı örneğini de vererek “RADİKAL” çözüm önerinizi savunma ihtiyacı hissediyorsunuz.

Neden çözüm önerinizde olduğu halde, evet ya! Büyük bir sorunumuz var, benim yada bir başkasının çözümü, hangisi olursa olsun yeterki bir çözüm bulunsun. Bu nedenle dernekleri göreve davet etme fikri doğrudur demiyor da yukarıdaki gibi bir cevap veriyor sunuz?

Çözüm sizin öneriniz yada benim önerim. Hangisi olursa olsun bu sizin beni yada benim sizi ikna etmemizle değil, çözüm aksine ilgili taraflar olan kurumlar ve MEB'in kabul edebileceği bir çözüm önerisi ile sağlanabilir. Oysa yukarıda alıntı yaptığım bakış açınızla bu yola yönelmeniz mümkün görünmüyor.

Geriye radikal olduğunu söylediğiniz çözüm önerinizi bana karşı savunmanızdan başka yapacağınız bir şey kalmıyor. Üstüne üslük önerdiğim sistemin sizinkine kıyasla daha fazla kabul göreceğini de belirtmenize rağmen...

Sizin beni değil, bir fikri yada görüşü daha çok kabul etmeleri onun doğru olduğunu göstermez dediğiniz ÇOĞUNLUĞU ikna etmeniz gerekir her nekadar onlara güven duymuyor olsanız da.

Diğer yazdıklarınıza gelince.

Sadece yüzeysel belirttiğiniz iki şeyi biraz daha detaylı açıklayıp bir de soracağım şu sorunun cevabını verirseniz meseleyi daha çabuk bir şekilde netliğe kavuşturacağız.

Soru: Sizce neden benim önerim sizinkine kıyasla çoğunluk tarafından daha fazla kabul görür? Bu tespitinizin nedeni nedir?

1 - Elbette, önerdiğim şey kısa vadede kayıplar yaşatabilir. Demişsiniz. Bu kayıpların nasıl meydana geleceğini,sizce ne kadar bir kayıp meydana geleceğini ve uzun vadede nasıl düzeleceğini açıklayın.

2 – Biz hizmet sağlayıcıyız. İşimizi yapıp paramızı alırız. MEB derse ki hangi aileler gelmedi, çıkartıp listesini verebiliriz. Gerisi bizim sorumluluğumuz değildir. Demişsiniz. Niye liste istesin? Verdiğimiz listedeki çocuklar için nasıl bir çözüm sağlar sizce?
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 01 Nis 2015 10:38 #75

  • anaeli
  • anaeli Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 187
  • Teşekkür Sayısı: 69
  • Başarı: -1
Sn Barısltd
Peki MEB'in yarın 18+24 demesine engel bir durum var mı? YOK! diyorsunuz.
Bu konu Bütçe uygulama tebliğinin iptal davasında Danıştay idari davalarda savunmamızın temelini oluşturuyor.Ders artış sayısının parasıza çevrilmesi hiçbir hakkaniyete dayanmaz.2006 yılında bu oyun oynandı.2010 yılında yine bu oyun oynandı.Çekirge bir zıplar iki zıplar.üçüncü.....
Ayrıca Barısltd Sosyal hukuk Devletinin normlarını yerine getiren Kamu imtiyaz sözleşmelerine tabi olmamız gerekirken bizlere liberal ekonomideki özel sektörün rekabet ortamında üstelik monopson bir piyasada iş yapmamızı istiyor.Bizlerin KAMU İMTİYAZ SÖZLEŞMELERİNE TABİ OLMAMIZ devletin sosyal politikalarına en uygunudur.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Şu kullanıcı(lar) Teşekkür etti: sevgiisigi

SİSTEME ALTERNATİF 01 Nis 2015 16:43 #76

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Sayın sevgiisigi,

Sizin dernekleri göreve davet edelim fikrinize "zaten var öyle bir düşünce" dememe neden böyle tepkisel yaklaştığınıza doğrusu pek anlam veremedim.

Ben "yok çağırmayalım, ne gerek var" falan demedim. Sadece bir durumu ilettim size. Kaldı ki, YD kararı sonrasında (ve öncesinde) alternatifler üretmemiz gerektiğini ilk dile getiren kişilerden biriyim.

Ben kişisel fikirlerimi sadece bu forumda değil, zaman zaman özerkder yönetimiyle de paylaşıyorum. Elbette izlenecek politikalar konusunda dernek yönetimi kendi inisiyatiflerini kullanır ve sektörel çıkarları gözeterek karar verir. Bu kararlardan beğenmediğim de olabilir, eleştirdiklerim de... Ama kendi düşüncelerimin mutlaka uygulanması gibi bir ısrar içerisine de hiç bir zaman girmem.

Sizin tavrınız biraz "tek çözüm bu... başka yolu yok" şeklinde... Ama bana göre yanlış. Belki başka arkadaşlar için de yanlıştır. Bunu eleştirmemiz, benimsememiz bir suç değil ki. Siz de benim önerime itiraz ediyorsunuz. Ben size tek çözüm budur, başka yolu yoktur gibi bir itirazda bulunmuyorum ki. Sadece kendi fikirlerimi ortaya koyuyorum.

İKNA yöntemi ise benim hiç bir zaman benimsemediğim, yanlış sonuçlara yol açabilecek bir yöntemdir. Çünkü "ikna" bir algı yönetimi biçimidir. Doğruyu değil, karşınızdakinin söylediğinizin doğru olduğunu düşünmesini gösterir.

Sadece şunu ifade etmek istiyorum. Bugüne kadar gerek derneklerin, gerekse MEB'in pek çok uygulama ve yaklaşımını eleştirdiğim oldu. Uzun dönemde, yıllar içerisinde haksız duruma düştüğüm tek bir konu dahi olmadı. O yüzden, iddia ettiğim konuların kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum.

Farklı modeller olabilir mi? Elbette olabilir. Ama biz mevcut durum çerçevesinde uzun dönemi düşünerek hareket etmeliyiz. Temelden bir sosyal politika değişikliği olur, o zaman farklı modelleri elbette tartışırız.
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 01 Nis 2015 16:47 #77

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
anaeli yazan:
Ayrıca Barısltd Sosyal hukuk Devletinin normlarını yerine getiren Kamu imtiyaz sözleşmelerine tabi olmamız gerekirken bizlere liberal ekonomideki özel sektörün rekabet ortamında üstelik monopson bir piyasada iş yapmamızı istiyor.Bizlerin KAMU İMTİYAZ SÖZLEŞMELERİNE TABİ OLMAMIZ devletin sosyal politikalarına en uygunudur.

Bu bir politika tercihidir. Doğruluğu yanlışlığını tartışmak ayrı bir konu. Ama bu politikayı belirleme gücüne sahip değiliz.

Devlet öyle bir politikayı benimserse neden olmasın, onun üstünde konuşuruz. Ama şu an ki model öyle değil.

Kişisel fikrim kamu imtiyaz sözleşmelerinin iyi sonuç vermeyeceği yönünde. Yanılmıyorsam Soma felaketinin en önemli nedenlerinden biri de bu nitelikte olmasıdır.

Devlet bu işi kendi yapacaksa yapar. Özel sektör yapacaksa özel sektör yapar. Ama devletin şartlarıyla özel sektörün yapmasından hayır geldiğini bugüne kadar hiç görmedim.
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 01 Nis 2015 21:22 #78

  • anaeli
  • anaeli Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Altın Uye
  • Gönderiler: 187
  • Teşekkür Sayısı: 69
  • Başarı: -1
Sn Barısltd
Soma olayı ve benzer olaylar maalesef esef verici vakalardır. Ama devletin kamu imtiyaz sözleşmeleri ile bir sürü iş yaptırdığı söz konusudur.Yaptığımız iş sosyal devlet anlayışına en uygun olanıdır.Değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
sizin önerdiğiniz özel sektör çalışma şekli anlayışı yapmış olduğumuz engelli bireylere destek eğitim hizmeti sosyal devlet anlayışla bağdaşmaz.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 02 Nis 2015 01:17 #79

  • barisltd
  • barisltd Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Cats bite!
  • Gönderiler: 2509
  • Teşekkür Sayısı: 2514
  • Başarı: 10
Sn. anaeli,

Bakın bu bir fikirdir, devlet politikasıdır... Bunu eleştirmem. Öyle bir sistem içerisinde benim yükümlülüğüm, sorumluluğum bu sistemin içinde yer alıp almamaya karar vermektir.

İşveren şartları ortaya koyduğunda pazarlık yapmazsınız. Ya işi kabul eder, ya da bırakır gidersiniz.

Buna diyecek bir şeyim yok.

Sosyal devlet anlayışına sonuna kadar hak veriyorum. Ama sosyal devletin tek seçeneği imtiyaz sözleşmeleri değildir. Önemli olan devletin vatandaşlarına temel hakları ve özgürlükleri sağlamasıdır. Bunu dediğiniz gibi imtiyaz sözleşmeleriyle de yapabilir, liberal ekonomiyle de yapabilir, kendi de yapabilir, isterse hepsinden biraz da yapabilir.

Benim itiraz noktam, bizim hecin devesi gibi bunların hepsinin arasında bir yerde, ne olduğumuzu bilmeden, anlamadan yapmamız. Öyle olunca da birilerinin elinde oyuncak oluyoruz.

Pek çok kişiden farklı olarak ben bu işe devlet para veriyor diye değil, özel sektör girişimi olarak başladım. O yüzden bakış açım da bununla şekillenmiştir. İşin bu boyutlara varacağını bilsem belki başka bir sektörü seçerdim. Ancak şu anda sadece kendimi değil çalışanlarım, aileleri, çoluk çocuğuyla büyük bir kitleyi düşünmek zorundayım. Ve ne uzar, ne kısalır bir konumda kalmayı kabul edemiyorum.

İster özel sektör olalım, ister imtiyazlı kamu kurumu, ister şimdiki gibi, devletin seans başı yaptığı cüzi ödemeyle bu şartlarda işi devam ettirmek bana göre mümkün değil! Yukarıda bir soru sordum ama kimse yanıt vermedi! Nitelik için üniversiteden öğretim üyesi getirip eğitimcilerinize hizmet içi eğitim verdirebilir misiniz? Veya bu niteliklere sahip birini seansı 50TL'den çalıştırabilir misiniz?

Soma dramatik bir örnek ama nedeni bizim içinde bulunduğumuzdan pek farklı değildir. Firma, asgari 40 dolar maliyetli kömürü 25 dolara devlete satmak zorundaysa Soma'da olur, başka felaketler de olur. Herkes firmayı suçluyor ama hangi işveren böyle bir felaket yaşayıp can ve mal kaybına uğramak ister?

Bizim işimiz belki doğrudan insan hayatı için risk taşımıyor ama yanlışlığının telafisi mümkün olmayan bir iş yapıyoruz. Yeni tanı konulmuş 2 yaşında otistik bir çocuğun velisine ben "devletin verdiği 8 seans ve eğitim programı sana gani gani yeter" diyemem. Orada kaybedeceğim 1 yılın acısı 10 yılda çıkar. Ama mevcut sistem bizi buna mecbur bırakıyor.

Öyle değil mi?
It is better to be hated for what you are than to be loved for what you are not.
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.

SİSTEME ALTERNATİF 02 Nis 2015 02:17 #80

  • egemenege
  • egemenege Kullanıcısının Avatarı
  • Offline
  • Platin Uye
  • Gönderiler: 482
  • Teşekkür Sayısı: 380
  • Başarı: 4
"sisteme alternatif", başlık bu olunca; "alternatifi" mi tartışıyoruz, "sistemi" mi? anlamak zor olur...

sistemi tartışacaksak, örnek; soma da olur, liberal ekonomide, AB de, ABD de...

varolan sistemde alternatifi tartışacaksak başka şey olur...

yok! bu ikisi de olmaz denilecekse; "suyundan da koy" tartışması, ancak bu kadar olur. herşeye "kulp bulmakta" bu kadar basit olur...

fikir üretmeler, sohbetler, tartışmalar; yarışa dönecekse; buradan tek yarış çıkar, "yarışın adı" burada söylenirse ayıp olur...

uzun vadeli bakılırsa, inek olur, kısa vadeli bakılırsa buzağı olur...

yok! bu ikisi de olmazsa, oğlak hepimizin olur...

iyi ki; tartışıyoruz... tartışmazsak kurbağa oluruz...
Sadece Kayıtlı kullanıcılar yazı yazabilir.
Sayfa oluşturma zamanı: 0.300 saniye
Sistem Kunena Forum