Platform olarak bakanlığa yaklaşık bir ay önce mail yoluyla iletişime geçmiş ve okul öncesi, çocuk gelişimi, rehber veya psikolog arkadaşların kurumlarımızda ya zorunlu personel olmaktan çıkarılması gerektiğini ya da modül ayrımlarının ortadan kaldırılması gerektiğini dile getirmiştik.
Aksi halde şimdiden doğabilecek yasal ve haklı hukuki süreçlere hazır olunması gerektiğini dile getirmiştik.
Şöyle ki;
Modülünde dil konuşma veya özbakım gibi okul öncesi/çocuk gelişimi branşlarındaki eğitim personellerimizin seans verebildiği bir öğrencimize 1. 2. ve 3. haftalar seans yazıldığını varsayalım. 4. Hafta zorunlu personel olan zihin engelliler/özel eğitim alan öğretmenimize seans yazdık haliyle. Ancak öğrencimiz 4. haftaki seansına gelemedi ve telafi seans hakkı da kalmadı. Ay sonu eğitim bilgi giriş onaylarımızı vereceğimiz zaman sistem zorunlu personelin bahsi geçen öğrencimizle seansa girmediğinden verilen 6 seansın geçersiz sayılacağı saçma sapan bir durum ortaya çıkacaktır. Ancak verilen iş/eğitim resmi olarak hatta bakanlığın sunduğu ve kaçışı olmayan bir sistem tarafından ispatlanıyor. Peki bu durumda kurumun mağdur olması hukuka uygun mudur? tabi ki hayır.
Aynı durum psikologlar için de geçerli tabi ki.
ve doğal olarak ince motor becerilerinde diğer branşlarla fizyoterapistler arasında da çözüme kavuşturulmalı.
Bazı mem idarecileri bu durumu engellemek adına ilk haftayı zihin engelliler gibi zorunlu personele yazmamızı söylediler. Pek tabiki bu durum çok saçma olacaktı. Böyle bir durumda da okul öncesi/çocuk gelişimi branşlarındaki personellerle son 3 hafta üzerinden anlaşmalar yapılacağı ve ilk hafta kuruma bile gelmeyecekleri gibi yamuk bir sonuç doğacağını paylaşmıştık.
Küçük ama atılması gereken bir adımdı. Bakanlığın fark etmesi umut verici. Ancak çok da sevinilecek bir durum da değil.